Diyarbakır’dan Kürt meselesinin çözümü için müzakere çağrısı
Diyarbakır’dan Kürt meselesinin çözümü için müzakere çağrısı
10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası nedeniyle Diyarbakır'da basın açıklaması yapan hak örgütleri, Abdullah Öcalan'a yönelik teciridin kaldırılması, Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için müzakerelerin başlatılması çağrısı yaptı.
Hak örgütleri İnsan Hakları Haftası nedeniyle Diyarbakır'da bir araya geldi. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için müzakerelerin başlatılması çağrısı yapıldı.
Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHİV) Diyarbakır Şubeleri, Diyarbakır Tabip Odası ve Rosa Kadın Derneği, İnsan Hakları Haftası etkinlik programı kapsamında Şeyh Sait Meydanı'ndan, (Dağkapı) kazılarda birçok kişiye ait kemiklerin bulunduğu eski Diyarbakır Cezaevine yürüdü. 'Barış, insan haklarıyla mümkündür” pankartı taşıyan hak savunucuları yürüyüş sırasında 'savaşa hayır barış hemen şimdi' ve 'jin, jiyan, azadî' (kadın yaşam özgürlük) sloganları attı.
'SURİYE İÇİN HERKES BARIŞÇIL TUTUM BİR ALMALI'
Basın açıklamasını okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Ömer Saman, "Suriye’de 2011 yılından beri devam eden savaş ve çatışmalı süreçte son günlerde yaşanan gelişmelerle yeni bir dönem başlamıştır. Olası bir çözüm ve müzakere sürecinde Suriye’de bulunan halkların, inançların ve tüm toplumsal kesimlerin yer alması için başta uluslararası toplum ve Türkiye olmak üzere tüm aktörleri Suriye ve Rojava'daki bu yeni dönemde barışçıl bir tutum almaya davet ediyoruz. Bir kez daha temel amacı dünyada ve toplumlar arasında barış ve güvenliği sağlamak olan uluslararası toplumu, insancıl hukukun gereği olarak sivil ölümlere ve yıkımlara sebep olan savaş ve çatışmalara karşı aktif görev almaya davet ediyoruz" dedi.
'HUKUK RAFA KALDIRILDI'
Temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak daraltıldığını vurgulayan Saman, şunları söyledi:
"Hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve demokrasi açısından son derece kaygılıyız. Yüz yılı aşan cumhuriyet tarihinde sürekli bir şekilde toplumsal sorunların çözümsüz bırakıldığı, temel hak ve özgürlüklerin sistematik bir şekilde ihlal edildiği, halk iradesinin yok sayılarak kayyım rejiminin kalıcı hale getirildiği bir süreçten geçmekteyiz.
Özellikle 90’lı yıllarda yaşanan ağır insan hakları ihlallerinden sonra Kürt meselesinin barışçıl çözümüne yönelik 2012 yılında başlayan diyalog ve müzakere sürecinin başarıya ulaşamaması nedeniyle 2015 yılından itibaren tekrardan başlayan çatışmalı süreçle birlikte, özelikle bölgede antidemokratik uygulamalar artmış, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte temel hak ve özgürlükler alanı iyice daraltılarak hukuk adeta rafa kaldırılmıştır."
‘KAYYIM ATAMALARIYLA HALK İRADESİNİ YOK SAYIYOR'
Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümüne ağır bir darbe vurulduğunu söyleyen Saman, şu ifadeleri kullandı:
"Buradan siyasi iktidara çağrıda bulunuyoruz: Yargı makamları üstündeki baskılara son verilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen Demirtaş ve Yüksekdağ kararlarına uyulmalı, haklarında siyasi saiklerle tutuklama kararı verilen tüm yurttaşlar derhal serbest bırakılmalıdır. Seçme ve seçilme hakkının ihlali ve halk iradesi ile demokratik değerlere aykırı olan kayyım ataması bir rejim haline gelmiştir.
2016 yılında başlatılan bu antidemokratik uygulama süreklilik arz etmiş, birçok kentte ve farklı siyasi partilerce kazanılan belediyelerde uygulanarak halk iradesi yok sayılmıştır. 2016'dan bu yana devam eden ve artık Türkiye Cumhuriyeti'nin olağan rejimi haline gelen kayyım uygulaması siyasi iktidarın bir kez daha halk iradesini yok sayarak demokrasiyi tanımadığını göstermiştir."
'KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ İÇİN MÜZAKERELER BAŞLATILMALI'
Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması ve Kürt meselesinin çözümü için müzakerelere başlatılması çağrısı yapan Saman, şöyle konuştu:
"Hapishanelerdeki tecrit başta olmak üzere meydana gelen kategorik hak ihlalleri BM Mandela Kurallarına, Avrupa İşkencey Önleme Komitesi (CPT) tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır. Hapishanelerde kişiye özgü uygulamaların, insan hakları anlayışı ile bağdaşmayan bir durum olduğunu, tecrit ve izolasyonun ulusal ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirterek bir an önce yasal olmayan bu uygulamaya son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.
İmralı Ada Hapishanesinde bulunan Abdullah Öcalan üzerinde uzun yıllardır uygulanan ağır tecritten sonra 23 Ekim 2024 tarihinde bir aile görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin ve haklarının önündeki tüm engellerin tamamen kaldırılarak Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü için müzakereler başlatılmalıdır."
Diyarbakır HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.