Mele Abdullahê Tımoki: Cehalete Karşı Bir Hayat
Mele Abdullahê Tımoki: Cehalete Karşı Bir Hayat
Melle Abdullaye Tımoki’nin (Abdullah Beğik) Hayatından Bir Kesit: Bilgeliğin ve Direnişin Simgesi
Araştırma Haber: İhsan Yılmaz
Melle Abdullaye Tımoki, yani Abdullah Beğik, 1889 yılında Batman'ın Kozluk (Hezo) ilçesine bağlı Timok köyünde doğmuş, ömrünü ilme ve halka adayan, bölge halkının saygısını kazanmış bir alim olarak tarihe geçmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da halk tarafından derin bir sevgiyle anılan Melle Abdullah, dini bilgisi, aydınlanma mücadelesi ve toplumsal adalet anlayışıyla büyük bir etki yaratmıştır. Bu etkisini yalnızca camilerdeki vaazlarıyla değil, aynı zamanda cesur duruşuyla da ortaya koymuştur.
İlim ve Aydınlanma Mücadelesi
Melle Abdullah, genç yaşlarda din ilimlerine duyduğu ilgi sayesinde dönemin önemli alimleriyle tanışır. Cigerxwin olarak bilinen Melle Şehmus ile aynı dönemde yetişmiş ve dostluk kurmuştur. Eğitimini tamamladıktan sonra Batman, Silvan ve Kozluk’ta imamlık yapmış; halkı bilinçlendirme görevini sadece dini bilgileri öğretmekle değil, aynı zamanda çağın gerektirdiği bilgilerle donanarak sürdürmüştür. 1957 yılında Qabilcewz köyüne yerleşmiş ve burada çiftçilikle uğraşarak hayatını sürdürmüştür. Çocukların okuması gerektiğine inanan Melle Abdullah, onları okutmaya çalışarak, bölgenin eğitim seviyesini yükseltmeyi hedeflemiştir.
Siyasi Baskılara Karşı Duruşu
Melle Abdullah'ın siyasi baskılara karşı verdiği mücadele de hayatının önemli bir kısmını oluşturur. İlk kez 1948 yılında siyasi söylemleri nedeniyle tutuklanır, ancak delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakılır. 1961 yılında ise hakkında yeniden bir arama kararı çıkarılır, ancak bulunamaz ve dava zaman aşımına uğrar. Bu süreçler boyunca halkı bilinçlendirmeye devam eden Melle Abdullah, 1971’de yeniden tutuklanır ve 9 ay boyunca saklandıktan sonra yakalanır. Yargılama sürecinde de halktan ve düşüncelerinden kopmayan Melle Abdullah, yeterli delil bulunamadığı için serbest bırakılır.
Ferit Melen Dönemi ve Kaymakam Olayı
1972–1975 yıllarında, Ferit Melen’in Başbakan olduğu dönemde yaşanan bir olay, Melle Abdullah’ın halkın gözündeki saygınlığını daha da pekiştirir. Kozluk Kaymakamı, bir tartışma esnasında Melle Abdullah’a tokat atar. Halk bu duruma büyük tepki gösterir ve saygıdeğer bir din adamına yapılan saygısızlığı kabul etmeyerek, bölgede bir miting düzenler. Miting, halkın değerlerine sahip çıkma kararlılığının bir göstergesi olur ve Melle Abdullah’a olan sevgi ve saygıyı artırır.
Kürtlerin Hak Mücadelesine Bakışı
Melle Abdullah, Kürt halkının haklarını barışçıl yollarla aramayı savunmuştur. Melle Sabri ile yaptığı bir konuşmada, Kürtlerin hak mücadelesinin ilim yoluyla olması gerektiğini dile getirir. “Biz hem okumalı, çocuklarımızı okutmalıyız ama hakkımızı da dava etmeliyiz,” sözleriyle halkının aydınlanmasını ön planda tutar. Melle Abdullah, Kürtlerin ana dilde eğitim hakkına sahip olmaları gerektiğini savunur ve bu hakların barışçıl yollarla elde edilmesi gerektiğini düşünür. Bu sebeple, hem dini hem de sosyal alanda toplumun ileriye gitmesi için çabalar.
Doğayla İç İçe Bir Yaşam: Timok'taki Ev
Melle Abdullah’ın evi, Timok köyünün doğasıyla iç içe bir yerde, Helkis Dağı ve Çiyaye Belave arasında “Xeytıke” adı verilen bölgede bulunmaktaydı. 2 bin metre yükseklikteki bu ev, doğayla baş başa kalma isteğini yansıtır. Bahçesinde yetiştirdiği incir, üzüm, nar ve şeftali gibi meyveler, bu evin doğaya olan saygısını simgeler. Ancak zamanla bu ev, yaşanan olaylar nedeniyle yıkılıp harap olmuştur. Yine de Melle Abdullah’ın burada yaşattığı bilgi birikimi ve saygınlık, halkın hafızasında güçlü bir şekilde yaşamaya devam eder.
Bilim ve Din Üzerine Görüşleri
Melle Abdullah, din ve bilimi bir arada düşünen bir alimdir. Bir toplantıda, Ay’a ilk insanlı yolculuk hakkında tartışma yaşanırken, Amerikalıların Ay’a ayak basamayacağına dair bir görüş öne süren bir imama verdiği cevap unutulmazdır. “Sen daha taharet almasını bilmiyorsun... Kur'an'da insanların bir güçle fezaya çıkabileceğine dair ayet var,” diyerek bilimin dinle çatışmadığını ve modern bilgilere açık olunması gerektiğini savunur. Bu bakış açısı, onun hem dini ilimlere hem de fen ilimlerine duyduğu ilgi ve saygıyı gösterir.
Mütevazı ve Kararlı Bir Alim
Melle Abdullah, sade bir hayat sürmüş, mütevazı kişiliğiyle bilinir. Geleneksel kıyafeti ve lastik ayakkabılarıyla tanınan Melle Abdullah, halkla iç içe yaşamayı seçmiş, bilgi ve bilgelik arayışında kendini halka adamıştır. Namaz ibadetine gösterdiği özen ve derin takvası ile tanınan Melle Abdullah, çevresinde dürüstlüğü ve samimiyetiyle tanınırdı.
Vefatı ve Geride Bıraktıkları
Melle Abdullah, 2 Şubat 1992 yılında Suriye’nin Haseki kentinde özel bir hastanede hayatını kaybeder. Mezarı da Suriye’de bulunmaktadır. On bir çocuk babası olan Melle Abdullah’ın çocukları onun mirasına sahip çıkarak, eğitimli bireyler olarak hayatlarını sürdürmektedirler. Eğitimci olan oğlu Mahmut Begik, babasının cehalete karşı açtığı savaşı hatırlatarak, onun köy köy dolaşıp çocukları okullara götürme çabasını anlatır.
Bir Alimin Ardından: Mirası ve Unutulmayanlar
Melle Abdullah’ın hayatı, sadece Batman ve çevresinde değil, tüm bölge halkı üzerinde derin izler bırakmıştır. Ahmet İnal’ın dediği gibi, halk onun bilge kişiliğini ve aydınlanma mücadelesini unutmaz. Din adamı olmasının ötesinde, halkı için aydınlanma ve eğitim yolunda mücadele veren bir öncü olarak kabul edilen Melle Abdullah, bilgiye ve bilince olan bağlılığıyla anılmaktadır.
Melle Abdullah’ın anısına Batman’da bir parka adı verilmiştir. Bu park, onun bilgisini, mücadelesini ve aydınlanma arzusunu sembolize ederken; halkın hafızasında derin izler bırakmış bir şahsiyet olarak anılm
Diyarbakır HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.