İlhami Işık: PKK ay sonunda kongreyi toplayıp, kendini feshedecek!
İlhami Işık: PKK ay sonunda kongreyi toplayıp, kendini feshedecek!
Yenijournal'a açıklamalarda bulunan ''Balıkçı'' lakaplı yazar İlhami Işık, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Işık, PKK’nın ay sonunda kongre kararı alarak, kendini feshedeceğini ileri sürdü. Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ın da çok yakında tahliye edileceğini söyleyen Işık, ''Demirtaş'ın tahliyesi bu sürecin sembolü olacak ve bu da sıcağı sıcağına olacak'' dedi. İşte gündemi sarsacak çarpıcı röportajımız...
2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde arabuluculuk yapan yazar İlhami Işık, yeni sürece dair Yeni Journal'ın sorularını yanıtladı.
Yeni Journal'de Çınar Ayser Çınar'ın geçtiği haberde bir önceki çözüm sürecinde yer alan ve kamuoyunda ‘Balıkçı’ olarak bilinen İlhami Işık, İmralı görüşmelerini ve sürecin gidişatını değerlendirdi. İşte detaylar…
''BU SÜREÇ BİR DEVLET POLİTİKASIDIR''
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 yıl sonra DEM Parti'nin İmralı heyetiyle Beştepe'de görüştü. DEM Parti, görüşmenin "son derece olumlu ve yapıcı bir atmosferde" gerçekleştiğini açıkladı. Siz bu tarihi görüşmeyi nasıl yorumluyorsunuz?
Son yazımda da bu konuyu ele almıştım. Bu görüşmeyi, Ekim'de başlayan sürecin, siyasi iradenin sahiplenmesi olarak görmek gerekiyor. Çünkü şimdiye kadar hep güvenlik bürokrasisi ve istihbarat bürokrasisi üzerinden gidiyordu süreç, her ne kadar Sayın Devlet Bahçeli’nin çıkışları, konuşmaları, açıklamaları olmuş olsa da Sayın Erdoğan'ın sanki bu konuda ikinci planda, yani biraz uzak duruyormuş gibi bir imajı vardı. Aslında öyle değildi ama verilen imajı oydu. Bugün bu görüşmeyle hem o imaj da yıkıldı, hem de o fotoğraf verildi. Bu süreç artık bir devlet politikası çünkü devletleşme iddiasında olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Sayın Bahçeli'nin de dünkü açıklaması oydu. Bu bir devlet politikasıdır diye. Eğer bu tanım doğruysa bu süreç artık devletin kendi politikası ve devlet güvencesinde yürütülen bir politikadır. O anlamda bu fotoğraf onun ifadesidir diye düşünüyorum.
''KONGRE MUŞ MALAZGİRT’TE OLMAYACAK''
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 20 Mart'ta yaptığı açıklamada PKK'ya 4 Mayıs'ta Muş'un Malazgirt ilçesinde kongresini toplaması için çağrı yapmıştı ancak PKK kongre için net bir tarihi açıklamadı. Sizce kongre ne zaman toplanır?
Beklenti bu ayın sonlarına doğru olması yönünde. Tam günü vermek biraz zor olur çünkü güvenlik nedeniyle hangi gün olacağı söylenmez. Bu da oldukça normal bir şey ama çok olağanüstü bir şey olmazsa kongrenin ay sonunda toplanmasını bekliyoruz. Bunu herkes bekliyor. Devletin de beklentisi bu yönde, İmralı’nın da beklentisi bu yönde.
Peki neden Muş Malazgirt?
Sayın Bahçeli’nin o açıklaması işin ciddiyeti açısından sembolik bir şeydi. Dikkat ettiyseniz Sayın Bahçeli’nin ilk açıklaması da ‘’Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun’’ şeklindeydi. Bu aslında işin ciddiyetini ve bu konuda ne kadar açık olduklarının bir göstergesiydi. Elbette ki kongre Muş Malazgirt’te olmaz, dediğim gibi bu sadece sembolik bir açıklamaydı ve tahminimce bu ayın sonunda sürecin finali şekillenecek gibi gibi görünüyor. Çok olağanüstü bir aksilik olmazsa belki Mayıs’ın ilk haftasına sarkabilir ama ben ay sonunda olacağını düşünüyorum.
''SELAHATTİN DEMİRTAŞ ÇOK YAKINDA TAHLİYE EDİLECEK''
Bu yeni süreçle birlikte infaz yasasının düzenlemesi ve başta Selahattin Demirtaş olmak üzere siyasi tutukluların tahliyesi edilmesi bekleniyor. Bu mümkün mü sizce? Hükümet böyle bir adım atar mı?
Evet, hükümet bu konuda adım atmak durumunda. Bu bir umut, bir hayal değil, bu işin realitesi bu. Özellikle Selahattin Demirtaş'ın çok yakında serbest bırakılacağını düşünüyorum. Çok uzak olmayan bir zamanda. Bu gerçekleşecek ve bu durum sürpriz de olmayacak. Böyle süreçlerin yaşayabilmesi ve toplum tarafından sindirilmesi açısından var olan bazı sembollerin, nasıl ki Sayın Bahçeli'nin Muş Malazgirt açıklaması ve gelsin parlamentoda konuşsun gibi sembolik çıkışları olduysa, Sayın Selahattin Demirtaş'ın da tahliyesi bu sürecinin sembolü olacak ve bu da sıcağı sıcağına olacak. Çok yakın zamanda da bu tahliyeyi bekliyoruz.
Sizin söylediğinize gelirsek, PKK kongresinden sonra Türkiye'de terör tümüyle bitti, bir daha acılar yaşanmayacak, bir daha şiddet olmayacak, bunun en somut göstergesi de bakın hem devletin, hem herkesin göstereceği bir fotoğraf olacak. Böyle olunca da bu fotoğrafın içinde başta hasta tutuklular olmak üzere siyasi mahkumların serbest bırakılması ana gündem olacak. Kongrenin sonuçlanmasıyla beraber artık silahların ebediyen ortadan kalkması, o çok söylenen Türk, Kürt birliğinin anahtarının açılmasıyla beraber hukuksal düzenlemeler zaten bir zorunluluk haline gelecek. İktidar da bunu yapmaktan imtina etmeyecek. Bahsettiğiniz hukuksal düzenlemeler Haziran’da gerçekleşir diye düşünüyorum.
''MUHALEFETİN TAVRI DOĞRU DEĞİL''
Türkiye tarihi bir dönemden geçerken başta CHP olmak üzere muhalefet partileri yeni sürece ''temkinli'' yaklaşıyor. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
''MHP’NİN BU SÜREÇTE AKTÖR OLMASI ÖNEMLİ''
2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde arabuluculuk yapan bir isimdiniz. Geçmiş süreçle bugünkü süreci kıyasladığımızda arada nasıl bir fark var?
Arada çok büyük farklar var. İki süreç de Ortadoğu'daki gelişmelerden bağımsız değil. İlk süreçte Ortadoğu'daki gelişmeler gerçekçi ve sahici bir okumayla ele alınmadı. Daha çok kaygı ve endişeyle ele alındı. Öyle olunca da sürecin yaşama şansı olmadı. Özellikle o dönem İran’ın bölgede, hem oyun kurucu, hem de oyun bozucu bir rolü vardı ve önceliği Suriye'de Esad rejiminin yaşamasıydı. Öyle olunca da Türkiye'de Kürtlerin Türkiye ile birlikteliğini, Suriye'deki rejimin devrilmesi açısından okuyan bir İran vardı. İran, Kürtlere düşmanlıktan ziyade, böyle bir gelişmenin, yani barış sürecinin başarıya ulaşmasını, Suriye'de Esad'ın devrilmesi olarak okudu ve buna hep karşı çıktı. Sürecin başarıya ulaşmaması için de çok çaba gösterdi. Birinci fark buydu.
İkinci fark ise bölgede yaşananlar dünyanın umurunda değildi. Kürt meselesi ve çözüm süreci de dünyanın gündeminde olan bir mesele değildi. Bu nedenle Batı'nın da sürece desteği yoktu. Üçüncü fark ise, böylesi süreçleri tıkayabilecek ana omurgaya sahip milliyetçi kesim, yani Milliyetçi Hareket Partisi, bir önceki sürece amansız bir şekilde karşıydı, şimdi ise tam tersi. Şu an ise süreci başlatan ve götüren aktör MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli. Yani arada çok ciddi bir fark var.
''İKİ SÜREÇ ARASINDA UÇURUM GİBİ FARKLAR VAR''
Bugünkü fark tam olarak şu; Batı bu sürecin başarıya ulaşmasını istiyor. Özellikle de DEAŞ’la mücadelede dünyanın gündemine oturan Suriye'deki Kürtlerin varlığı, silahlı gücü ve yeni Suriye yönetiminde yer almaları açısından bu sürece bakışları farklı. Bunu da Kürtlere bir diyet borcu olarak görüyorlar. Bir de Suriye’de Kürtlerin yeni yönetimde temsil kabiliyeti olursa, bu Suriye’yi daha istikrarlı ve güvenilir yapar diye düşünüyorlar. Bir de şu gerçek var; artık karşımızda dünün İran'ı yok, kolu kanadı kırılmış bir İran var. Hamas’ın ağır yara alması ve Hizbullah’ın adeta hareketsiz bırakılması da bölgedeki dengeler açısından önemliydi. Suriye gittikten sonra da Kürt meselesi İran’ın önceliği olmaktan çıktı, çünkü onun önceliği Suriye’ydi. Bir de dün olduğu gibi bugün muhalefet eden milliyetçi bir parti yok. Hal böyle olunca da iki süreç arasında uçurum gibi ciddi farklar ortaya çıkıyor. Velhasıl bugünkü konjonktürde herkes bu sorunun çözülmesini istiyor. Öyle olunca da çözülmemesi için çok olağanüstü bir durum olması gerekir.
''SÜREÇ BAŞARIYLA SONUÇLANACAK''
Sürecin başından beri atılan tüm adımları dikkatle takip eden biri olarak, bu sürecin başarıya ulaşacağını düşünüyor musunuz?
Evet kesinlikle nihayete ereceğini düşünüyorum. Hem Türkiye'nin iç dengeleri, hem bölgenin pozisyonu, hem de İran, Irak ve Suriye’deki Kürtlerin de bu meseleye bakışı önemli. Batı da bu sürecin nihayete ermesini istiyor. Bu nedenle sürecin önünde bir engel görünmüyor.
Diyarbakır HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.