“Diyarbakır ekonomisi durağan dönemde”
“Diyarbakır ekonomisi durağan dönemde”
TBMM’de kabul edilerek yasalaşan vergi reformunu eleştiren DTSO Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır ekonomisini gazetemize değerlendirdi.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, yasalaşan vergi reformu, kentin ekonomisi, ihracat durumu, bürokrasi ile sivil toplum örgütleri arasındaki sorunlar ve yeni gelen valiye dair açıklamalarda bulundu.
“VERGİ REFORMU DEĞİL, PARA TOPLAMA YÖNTEMİDİR”
*TBMM’den geçen vergi reformu hakkında ne düşünüyorsunuz. Bölgeye yansıması ne olacak?
Türkiye’de en önemli sorunlardan biri de vergi düzenlemesidir. Ülkenin gerçek anlamda bir vergi reformuna ihtiyacı vardı. Dönüp baktığımız zaman gerek toplanan vergilerin toplanan oranlarına baktığımızda Türkiye’de vergi neredeyse yüzde 65’ten fazlası farklı alışverişlerle toplanan bir vergi sistemi vardır. Bu doğru bir sistem değildir. Kayıt dışılık oldukça fazla bu ülkede. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Bununla ilgili doğru bir vergi reformu yapılması gerekiyordu. Doğrusu Bakan Mehmet Şimşek’in yaptığı çalışmalar çok yanlış değildi, ama maalesef zamanlama anlamında Türkiye ekonomik krizden sonra bütçe açığını kapatmak için bir çalışma başlattı. Bu vergi reformu değil para toplama çalışmasına dönüşüyor. Eğer bir vergi reformu yapılacaksa burada sendikalar, sivil toplum, muhalefet partilerinden bir konsept sağlanması gerekirdi. Yapılabilinir miydi, yapılabilinirdi. Sanki bütçe açığını kapatmak için nereden ne yapabilirim gibi bir sürece götürüyor. Bunun adı da vergi reformu değildir.
“VERGİ REFORMU ÖNEMLİYDİ, ÖNEMLİ BİR FIRSAT KAÇIRILIYOR”
*Hayal kırıklığı mı yaşadınız?
Mehmet Şimşek’in açıkladığı aslında önemli mesajlardı. Verginin tabana yayılması ve gerçek kazanandan daha fazla vergi alınması gibi. Vergide genel bir kural var. Kimi yakalarsan ondan alabilirsin yaklaşımı. Maalesef dönüp baktığımızda bu çalışmanın içinde vardır. Belli sektörleri hedefe koyarak vergi almaya bu yöntemle gidiliyor. Vergi reformu yapılması anlamında önemli bir fırsattı. Maalesef o fırsat kaçırılıyor. Doğru başladı ama sön dönemlerde geri çekilen bazı uygulamalar, atılması gereken ama atılmayan bazı adımlar vardır. Bizde hayal kırıklığı yaşattı.
“İLK KEZ KONKORDATO SAYILARI BU YIL ARTTI”
*Ekonomik krizin etkilerini nasıl hissediliyor?
Popülizm ile bu ülkede bütçe açığı oluştu. Geri dönüşü yeterli olmayan kamu yatırımları, boşuna yapılmış bazı yatırımlar, kamudaki fütursuz harcamalara baktığımızda bütçe açığı yarattı. Bunları doğru bir şekilde yasaklamak gerekir. Ama bunu yaparken kamuyu denetim altına almazsanız, yatırımdan kısarsınız konkordato ilan eden çoğalır. Şu an Türkiye yatırımdan kısmaya başladı. Kamuya iş yapan iş insanların önemli bir kısmı alacaklarını alamıyor. Eskiden gecikme oluyordu. Bankadan kredi alabiliyorlardı. Şimdi ise onu da yapamıyorlar. Yapsalar da yüzde 60’lara varan bir faiz oranıyla karşılaşıyorlar. İlk kez konkordato sayısı bu yıl arttı. Türkiye’de en yüksek noktadadır.
“İHRACATIMIZ İSTEDİĞİMİZ SEVİYEDE DEĞİL”
*Kentin ekonomik durumu ve ihracat rakamı ne durumdadır?
İstediğimiz oranda değil. 2022-23’e göre yaklaşık yüzde 20’ye yakın geriden gidiyoruz. Bizim ihracatımızın yarısı Irak ve Kürdistan bölgesine yapılmakta. Halen sınır kapısı ve gerekse Kürdistan bölgesiyle siyasi sorunlar çözülebilmiş değildir. Oradan buraya gelmek için vize almak zorunda kalıyorlar. İhracatı tek gümrük kapısından yürütmeye çalışıyoruz. Kapı geçişlerinde kolaylık yoktur. Irak Kürdistan bölgesiyle Bankacılık sistemi oturmuş değil. İhracatımız istediğimiz seviyede değildir. Ama bölgenin son dönemlerde sanayi alt yapının iyileşmesiyle yatırımcı çekme konusunda iyi bir noktadayız. Şu an yatırımcı önünü göremiyor. Bu bize özgü değil. Türkiye genelinde yatırımcı maliyet konusunda ilerisini göremiyor. Beton, çimento gibi ana maddelere her an zam gelebiliyor. Bize başvuran çok yatırımcı var. Ama önlerini göremedikleri için şu an beklettiklerini söylüyorlar. Konut satışları durmuş durumda. Şu an durağan bir dönemi yaşıyoruz. Umut verecek adımları da göremiyoruz. Yatırımlar ağır aksak gidiyor.
“GELİŞMİŞ BÖLGELERİN DİĞER BELGELERLE YAKINLAŞMASINI SAĞLAMAK GEREKİR”
*Yeni bir teşvik sistemi nasıl olmalı?
Yeni bir teşvik sistemine ihtiyaç vardır. 12 yıllık teşvik sistemi bitti. Şimdi 12 yıllık teşvik sistemine bakıyoruz. Teşvikin amacı az gelişmiş bölgelerle gelişmiş bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır. Dönüp geriye baktığımıza bizden 10 kat yatırım fazla alınmışsa bu aradaki mesafenin çok açılmış olduğunu gösterir. Bu 12 yıllık deneme süreci bize bu rakamlar üzerinden yeni teşvikin nasıl olması gerektiği ile ilgili ders çıkararak yeni bir teşvik düzenlenmesine geçmek gerekir. Geçmişte TL bazında birinci ve ikinci bölge yatırımın neredeyse yüzde 65’ini aldı. Aslında beş ve altıncı bölge daha çok yararlanarak diğer illerle yakınlaşmasını sağlamak gerekir. Tekstil, çağrı merkezi gibi istihdam merkezli teşvikin bölgeye uygulanması da gerekir.
“VALİNİN VERDİĞİ MESAJLAR ÖNEMLİDİR”
*Uzun yıllardır merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında uyumsuzluk vardı. Yeni valinin atanmasıyla buzlar eriyecek mi?
Kentler arası yarış var artık. Kamu yönetimi ve sivil toplum gibi paydaşların bir araya gelerek ortak akıl yarattığı her kent hızla gelişir. Dünyanın her yerinde böyledir. Kendi içinde kavga eden kentlerde maalesef zaman kaybeder. Bizim tepkilerimizde bu eksendeydi. Yeni gelen Valinin ilk yaklaşımlarıyla kentte olumlu bir hava yarattı. Geçmişte kayyum öncesinde de sorun vardı. Yerel yönetimlerle merkezi hükümet Valilik bir araya gelmiyordu. Şimdi valimizin mesajlarını net vermesi hem bizlerde hem de yerel yönetimde olumlu heyecan yarattı. Bazı şeyleri değerli görüp korumak lazımdır. Bazı adımlar atılıyorsa o adımları desteklemek gerekir. Güç vermek gerekir. Sadece Diyarbakır değil Batman ve Mardin’de de halen sorun devam ediyor. Atanan valiler ve bürokratların davranışları süreç içerisinde örnek olacaktır. Kurumlar arası görüş ayrılıkları olabilir. Ama bir araya gelinerek istişare edilebilmeli.
Vali bu kentin koordinasyonundan sorumludur. Hepimizi koordine etmek onun en önemli görevlerinden biridir. Vali de bu mesajı net olarak verdi. Bizlerde bu istişarenin önemini bilerek bu süreci koruyarak ayrıştırıcı yöntemlerden uzak durmalıyız. Bu görev hepimize düşüyor. Kavga etmek kolaydır. Bir arada durabilmek zordur. Bir arada durabilmeyi temel koşul haline getirmemiz gerekir. Bizim de istediğimiz olmayabilir. Yerelinde istemediği bazı durumlar olmayabilir. Bu ayrışma nedeni olmamalı. Görüşülüp aşılması gereken bir sorun olarak görülmeli.
Bu kentin öyle bir gücü varken biz kendi içimizde hiçbir neden olmadan kavga edecek veya biri birimizle görüşmeyecek pozisyonlara girmemeliyiz. Sonuçta herkes görevini yapacak. Bizim valiyle görüşmeme diye bir sorunumuz olamaz. Sonuçta organize sanayi bölgesinde, kalkınma ajansında birçok yerde kentin yatırımlarını ortak yapıyoruz. Valinin geldiği günden beri yüklediği yol ve yöntem verdiği mesajlar önemlidir. Böyle devam ettiği sürece kent sahip çıkacaktır. Güneydoğueskpres Gazetesi
Diyarbakır HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.