Volkan ESER
Köşe Yazarı
Volkan ESER
 

MANSUR YAVAŞ REST ÇEKTİ!

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile gerçekleştirdiği görüşmede, parti içindeki Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair sıcak gelişmeler yaşandı. Yavaş, CHP’nin içindeki bazı çevrelerce konuşulan ön seçim teklifine sıcak bakmadı ve Özgür Özel’e sert bir uyarı yaptı. Yavaş, “Eğer Erdoğan, belirlediğiniz adayı saf dışı bırakırsa sakın bana gelmeyin” diyerek, adaylık sürecine dair ciddi bir duruş sergiledi. Bugünkü yazımda, Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecindeki olası gelişmeleri ve Yavaş’ın bu süreçteki tutumu üzerine bir analiz yapacağım. Mansur Yavaş, 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayı olarak geniş bir kesimden destek almış ve başarı elde etmişti. Partisinin tabanında hem de genel kamuoyunda önemli bir popülarite kazanmıştı. Ancak, Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair attığı adımlar ve yaptığı açıklamalar, Yavaş’ın, bu süreçte ne kadar temkinli bir tutum sergilediğini ortaya koymakta. Özellikle, Yavaş’ın kamuoyu ve parti içi tartışmalarla ilgili olarak, adaylık sürecinin çok erken olduğunu vurgulamış olması, onun daha stratejik bir yaklaşım benimsemesini yansıtıyor. Yavaş, parti içinde yapılan ön seçim tartışmalarına da sıcak bakmadığını belirterek, bu tür bir süreçte aceleci olmamaları gerektiğini ifade etmişti. Bu, aslında Yavaş’ın kendi adaylık sürecinde net bir şekilde bir tercih yapmak yerine, daha geniş bir stratejiye dayalı bir tavır sergileme isteğini gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik CHP içindeki dinamikler, başından beri çok çeşitli görüşlere sahipti. Parti içindeki bazı isimler, özellikle de CHP Genel Başkanlığı’na seçilen Özgür Özel, partinin halk nezdinde daha geniş bir kesime hitap edebilecek, güçlü bir aday belirlemesi gerektiğini savunuyor. Yavaş, her ne kadar büyük bir popülerliğe sahip olsa da, Özel’in belirlediği adayı “saf dışı bırakma” senaryosuna karşı güçlü bir duruş sergileyerek, bir anlamda partinin bu süreçte daha dikkatli olmasını istiyor. Yavaş’ın bu söylemi, sadece kişisel bir görüş değil, aynı zamanda CHP’nin içindeki bazı geleneksel ve pragmatik eğilimleri de yansıtan bir tutumdur. Partinin içerisindeki bazı isimler, Cumhurbaşkanlığı için ön seçim gibi bir yöntemin, parti içindeki dengeyi bozabileceği ve Erdoğan’a karşı zafer için en etkili adayın kim olacağına dair karmaşık bir strateji gerektirdiği konusunda endişelidir. Yavaş, daha önceki açıklamalarında da erken kararlar almamanın, parti içindeki birlik ve beraberliği koruyacağını savunmuştu. Mansur Yavaş, adaylık konusundaki tutumunu netleştirirken, aynı zamanda partisinin önünde iki önemli fırsat sunmaktadır. İlki, Yavaş’ın adaylığı, CHP’nin halkla daha yakın bir bağ kurmasını sağlayabilir. Özellikle Yavaş’ın İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde elde ettiği başarılar, onun ulusal çapta da kabul gören bir figür olmasına yol açtı. Bu nedenle, Yavaş’ın adaylık süreci, sadece CHP içindeki dengeleri değil, aynı zamanda tüm Cumhuriyetçi seçmenlerin ve bağımsızların desteğini de kazanma fırsatı yaratabilir. Diğer taraftan, Yavaş’ın adaylık konusunda temkinli yaklaşması, partinin seçim stratejisini daha sağlam temellere oturtması adına önemli bir adım olabilir. Parti içinde henüz netleşmeyen adaylık için acele edilmemesi gerektiği, daha uzun vadeli bir stratejinin izlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yavaş, herhangi bir adayın ya da adayların saf dışı edilmesi durumunda, sorumluluğun kendisine yüklenmesini istemiyor ve bunun CHP açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini dile getiriyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına güçlü bir rakip çıkarmak isteyen CHP, bu noktada birçok farklı isim üzerinde durmaktadır. Yavaş, Erdoğan’ın iktidarını sarsmaya yönelik stratejiler geliştirilmesi gerektiğini savunmuş ve adının Cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmesinin, sadece yerel seçimlerdeki başarılara değil, aynı zamanda ulusal anlamda da güçlü bir karşı duruş sergilenmesine dayanması gerektiğini vurgulamıştır. Yavaş’ın söylediği gibi, Erdoğan’ın belirlediği stratejilere karşı başarılı bir rakip ortaya koyabilmek için, CHP’nin güçlü bir stratejiye sahip olması ve potansiyel adayları bu stratejiye uygun şekilde seçmesi gerekiyor. Bu noktada, Özgür Özel’in ve diğer parti yöneticilerinin de, Yavaş’ın uyarılarını göz önünde bulundurarak, aday belirleme sürecinde daha dikkatli hareket etmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki kararsızlığı ve Özgür Özel’e yaptığı uyarı, partinin aday belirleme sürecinde daha dikkatli ve stratejik adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Bu, hem parti içindeki dayanışmanın korunması hem de Erdoğan’a karşı güçlü bir rakip oluşturulabilmesi adına kritik bir noktadır. Yavaş, adının geçmesinin ardından, CHP’nin stratejisini daha sağlıklı bir şekilde oluşturabileceği ve kendisinin de bu süreçte önemli bir figür olabileceği bir yol haritası izlemektedir. Bu noktada, Yavaş’ın adaylık süreci, CHP’nin yalnızca iç dinamiklerini değil, aynı zamanda ülkenin siyasi geleceğini de etkileyebilir. Yavaş’ın bu tutumu, belki de gelecekteki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hem CHP için hem de Türkiye’nin siyasi geleceği adına kilit rol oynayacak adımların atılmasına neden olabilir.
Ekleme Tarihi: 11 Şubat 2025 - Salı
Volkan ESER

MANSUR YAVAŞ REST ÇEKTİ!

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile gerçekleştirdiği görüşmede, parti içindeki Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair sıcak gelişmeler yaşandı.

Yavaş, CHP’nin içindeki bazı çevrelerce konuşulan ön seçim teklifine sıcak bakmadı ve Özgür Özel’e sert bir uyarı yaptı. Yavaş, “Eğer Erdoğan, belirlediğiniz adayı saf dışı bırakırsa sakın bana gelmeyin” diyerek, adaylık sürecine dair ciddi bir duruş sergiledi. Bugünkü yazımda, Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecindeki olası gelişmeleri ve Yavaş’ın bu süreçteki tutumu üzerine bir analiz yapacağım.

Mansur Yavaş, 2019 yerel seçimlerinde CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayı olarak geniş bir kesimden destek almış ve başarı elde etmişti. Partisinin tabanında hem de genel kamuoyunda önemli bir popülarite kazanmıştı. Ancak, Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair attığı adımlar ve yaptığı açıklamalar, Yavaş’ın, bu süreçte ne kadar temkinli bir tutum sergilediğini ortaya koymakta.

Özellikle, Yavaş’ın kamuoyu ve parti içi tartışmalarla ilgili olarak, adaylık sürecinin çok erken olduğunu vurgulamış olması, onun daha stratejik bir yaklaşım benimsemesini yansıtıyor. Yavaş, parti içinde yapılan ön seçim tartışmalarına da sıcak bakmadığını belirterek, bu tür bir süreçte aceleci olmamaları gerektiğini ifade etmişti.

Bu, aslında Yavaş’ın kendi adaylık sürecinde net bir şekilde bir tercih yapmak yerine, daha geniş bir stratejiye dayalı bir tavır sergileme isteğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik CHP içindeki dinamikler, başından beri çok çeşitli görüşlere sahipti. Parti içindeki bazı isimler, özellikle de CHP Genel Başkanlığı’na seçilen Özgür Özel, partinin halk nezdinde daha geniş bir kesime hitap edebilecek, güçlü bir aday belirlemesi gerektiğini savunuyor. Yavaş, her ne kadar büyük bir popülerliğe sahip olsa da, Özel’in belirlediği adayı “saf dışı bırakma” senaryosuna karşı güçlü bir duruş sergileyerek, bir anlamda partinin bu süreçte daha dikkatli olmasını istiyor.

Yavaş’ın bu söylemi, sadece kişisel bir görüş değil, aynı zamanda CHP’nin içindeki bazı geleneksel ve pragmatik eğilimleri de yansıtan bir tutumdur. Partinin içerisindeki bazı isimler, Cumhurbaşkanlığı için ön seçim gibi bir yöntemin, parti içindeki dengeyi bozabileceği ve Erdoğan’a karşı zafer için en etkili adayın kim olacağına dair karmaşık bir strateji gerektirdiği konusunda endişelidir.

Yavaş, daha önceki açıklamalarında da erken kararlar almamanın, parti içindeki birlik ve beraberliği koruyacağını savunmuştu.

Mansur Yavaş, adaylık konusundaki tutumunu netleştirirken, aynı zamanda partisinin önünde iki önemli fırsat sunmaktadır. İlki, Yavaş’ın adaylığı, CHP’nin halkla daha yakın bir bağ kurmasını sağlayabilir. Özellikle Yavaş’ın İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde elde ettiği başarılar, onun ulusal çapta da kabul gören bir figür olmasına yol açtı. Bu nedenle, Yavaş’ın adaylık süreci, sadece CHP içindeki dengeleri değil, aynı zamanda tüm Cumhuriyetçi seçmenlerin ve bağımsızların desteğini de kazanma fırsatı yaratabilir.

Diğer taraftan, Yavaş’ın adaylık konusunda temkinli yaklaşması, partinin seçim stratejisini daha sağlam temellere oturtması adına önemli bir adım olabilir. Parti içinde henüz netleşmeyen adaylık için acele edilmemesi gerektiği, daha uzun vadeli bir stratejinin izlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yavaş, herhangi bir adayın ya da adayların saf dışı edilmesi durumunda, sorumluluğun kendisine yüklenmesini istemiyor ve bunun CHP açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini dile getiriyor.

Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına güçlü bir rakip çıkarmak isteyen CHP, bu noktada birçok farklı isim üzerinde durmaktadır. Yavaş, Erdoğan’ın iktidarını sarsmaya yönelik stratejiler geliştirilmesi gerektiğini savunmuş ve adının Cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçmesinin, sadece yerel seçimlerdeki başarılara değil, aynı zamanda ulusal anlamda da güçlü bir karşı duruş sergilenmesine dayanması gerektiğini vurgulamıştır.

Yavaş’ın söylediği gibi, Erdoğan’ın belirlediği stratejilere karşı başarılı bir rakip ortaya koyabilmek için, CHP’nin güçlü bir stratejiye sahip olması ve potansiyel adayları bu stratejiye uygun şekilde seçmesi gerekiyor. Bu noktada, Özgür Özel’in ve diğer parti yöneticilerinin de, Yavaş’ın uyarılarını göz önünde bulundurarak, aday belirleme sürecinde daha dikkatli hareket etmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki kararsızlığı ve Özgür Özel’e yaptığı uyarı, partinin aday belirleme sürecinde daha dikkatli ve stratejik adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Bu, hem parti içindeki dayanışmanın korunması hem de Erdoğan’a karşı güçlü bir rakip oluşturulabilmesi adına kritik bir noktadır.

Yavaş, adının geçmesinin ardından, CHP’nin stratejisini daha sağlıklı bir şekilde oluşturabileceği ve kendisinin de bu süreçte önemli bir figür olabileceği bir yol haritası izlemektedir.

Bu noktada, Yavaş’ın adaylık süreci, CHP’nin yalnızca iç dinamiklerini değil, aynı zamanda ülkenin siyasi geleceğini de etkileyebilir. Yavaş’ın bu tutumu, belki de gelecekteki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hem CHP için hem de Türkiye’nin siyasi geleceği adına kilit rol oynayacak adımların atılmasına neden olabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.