O gece ve sabahı, ateş sadece düştüğü yeri değil, bütün ülkenin yüreğini yaktı. Elbette acıyı yaşayan bilir. Ama bu acı öylesine derin ve büyüktü ki, insan olan herkes derinden hissetti ve yaşadı. Bu acı sözle, kalemle anlatılamaz!
Bazı acılar vardır asla unutulmaz. Ne ülkemizde, ne gönül coğrafyamızda, ne de yüreğimizde. 6 Şubat’ın acısı da hiç birimizin unutabileceği acı değildir. Aradan bir yıl geçti ama yüreğimizdeki acı tap taze… 6 Şubat ve Gazze katliamının acısı bizimle mezara girecek acılardır.
O acılı günleri paylaşmak, birbirimizle dertleşmek, erdemli bir gelecek için çok önemlidir. Bugün o gece ve sonrasında yaşadığımız acıları tam bir yıldır yüreğimizin en derinliklerinde hissediyor ve yaşıyoruz.
Evet. Asrın felaketinin üzerinden geçen bir yılın ardından, kaybettiklerimizin acısı hala yüreğimizde ve ne yaparsak yapalım, ne kadar zaman geçerse geçsin, bu yaşadığımız asla dinmeyecek bir acı. 6 Şubat 2023 tarihini hepimizin hafızalarına kazıyan Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden, bugün itibariyle bir yıl geçti.
11 ilimizi etkileyen, on binlerce vatandaşımızı hayattan koparan bu felaket ülkemizi derinden etkiledi. Birçok vatandaşımızı evsiz barksız bırakan, yuvasının sıcaklığından ve sevdiklerinden ayıran bu felaket, bizleri tarifi mümkün olmayan büyük bir acıya boğdu.
Asrın felaketinin üzerinden geçen bir yılın ardından kaybettiklerimizin acısı hala yüreğimizde ve ne yaparsak yapalım, ne kadar zaman geçerse geçsin bu yaşadığımız asla dinmeyecek bir acı. Hepimiz biliyoruz ki giden canlarımızı geri getirmemiz mümkün değil, ancak bu felaketin bizlere verdiği en önemli mesaj; ülkemizin deprem kuşağında yer alması sebebiyle her zaman depreme ve doğal afetlere karşı hazırlıklı, duyarlı ve bilinçli olmamız gerektiğidir.
Bunun için hepimize düşen görevler var. Hiç şüphesiz ki bu görevlerin en önemlisi tüm binalarımızın kanun, tüzük ve yönetmeliklerin, yani bilimin, fennin ve tekniğin öngördüğü standartlarda inşa edilmesidir.
Yakın tarihimizin en büyük yıkımlarından birine sebep olan ve 11 ili etkisi altına alan Asrın Felaketinde net olarak gördük ki; binaların çoğu depreme dayanaksız. Denetim mekanizması tamamen devre dışı kalmış. Binalar insanlara resmen mezar olarak yapılmış.
Yaklaşık 14 milyon vatandaşın yaşadığı 11 ilimizde hissedilen depremler sonucunda büyük yıkımlar meydana geldi. Depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı resmi rakamlara göre 50 bin, yaralananların ise 107 bin olarak açıklandı.
Bunlara sebep olan aç gözlü, gözleri paradan başka bir şey görmeyenlerin büyük bir bölümü şuan adalet önünde hesap veriyor. Sadece müteahhitlerle sınırlı kalınmamalı. Bunların çürük binalarına iskan veren, denetim yapmadan ruhsat onaylayanların da hesap vermesi lazım.
Evet. Bu kötü niyetliler sayesinde çok ülkenin toprak büyüklüğünden daha geniş bir alan olan 500 kilometrelik bir bölgeyi ve bu kadar çok nüfusu etkileyen depremler, dünyada eşine az rastlanır felaketlerden biri olarak kayıtlara geçti. Üzerinden bir yıllık süreç geçmesine rağmen deprem bölgesinde 65 binden fazla artçı sarsıntı gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam ediyor. Ve ne acıdır ki hala yıkılmayan tehlike arz eden binalar var.
Unutmamamız gereken bir gerçek var; bugünkü teknolojiyle yine depremleri önceden tahmin etmemiz mümkün değil. Ama alınabilecek tedbirlerle can ve mal kayıplarını azaltmak mümkündür. Depremlerle mücadelede her zaman hazırlıklı olmalıyız. Bilim insanlarının uyarılarına kulak vererek, altyapımızı güçlendirmeli ve afet planlarımızı güncel tutmalıyız. Bir yandan yaralarımızı sararken, öte yandan da depremin yol açtığı yıkım ve buna dair alınacak önlemler hakkında, bilimsel çalışmalar vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir.
Yakın tarihimize damga vuran ‘Asrın Felaketi’ adlı depremlerde başta öğrencilerimiz ve aileleri olmak üzere, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diler, geride kalanlara da sabırlar diliyorum. Yüce Allah bizlere bir daha böyle acılar yaşatmasın!
Bugün aynı zamanda kandil. Tüm İslam aleminin Miraç Kandili mübarek olsun.