Her şeye, her hataya özür dileme hakkı olur ama yalana asla. Yalan, kötülüklerin başıdır. Yalanın alanı yoktur. Yalancı bir kişi her ortamda yalan konuşur, her insana yalan söylediği gibi. Bir de iftiracı vardır. O da istediği her insana, kuruma iftira atma özgürlüğüne sahip olduğunu düşünür. Asla Allah’ı, ahireti düşünmez. Bir gün öleceğini, insanlara attığı iftiranın hesabını nasıl vereceğini, bu vebalin altından nasıl kalkacağını asla düşünmez. İşte biz bunlara kalbi kurumuş, lanetlenmiş insan diyoruz. Aslında yalancı ve iftiracı aynıdır. Aralarında pek bir fark yoktur. Toplumda bunlarla sıkça karşılaşırız. Cahili var ve bir de okumuşu, yani eğitimlisi.. Hadi cahilini anladık. Peki ya bu üniversite mezununa ne demeli! Herkes herkesi sevmek zorunda değil. Ama kimse kimseye de iftira atma özgürlüğüne asla sahip değildir. Bunun bir hesabı olur. Yargı önünde de olur, mahkeme-i kübrada da olur. Değerli dostlar; Bir insanın sağlığı, rahatsızlığı veya hastalığı üzerinden siyaset yapmak kadar aşağılık bir durum olamaz. Ülke düşmanları yine sahneye çıkmış. Daha önce defalarca kez uyguladıkları ancak kucaklarında patlayan yalanlarla dolu kampanyalarını tekrar tekrar devreye sokmaya çalışıyorlar.  Siyaset arenasında hareketlilik her geçen gün artıyor.  Yerel seçimler öncesi dedikodu kazanı da giderek hararetini hızlandırıyor. Riya, dedikodu, iftira ve YALAN almış başını gidiyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın, düşmanlarının artık nelere başvurduğunu, nasıl alçaldığını hep beraber görüyoruz. Dinimiz Yüce İslam’da da yasaklananların başında gelen ve büyük günah olan iftira ve yalan, artık bazılarının kurtarıcısı olmuş durumda. Yazık… Ama unuttukları tek şey, ‘Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!’ Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık durumuyla ilgili yalanlar attılar, sonra da rahatsızlık geçirdiği, yoğun bakıma alındığı iftirasında bulundular. Erdoğan düşmanlığı bunların gözlerini kör ettiği gibi, kalplerini de kurutmuş. Kendilerini ‘Erdoğan düşmanı’ olarak tanımlayan ve kalbi kurumuşların ortaya attıkları ahlaksız, edepsiz yalanın iftira olduğu, kısa sürede anlaşıldı. Bunun üzerine bu kez Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in istifa etmek istediği yalanını attılar. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yazılı bir açıklama yapmasıyla, bunun da yalandan öteye gitmediği kısa sürede anlaşıldı. Tek merkezden yönetilen bu alçak, yalan ve hain organizasyonun tek bir amacı var. O da, piyasalarda tedirginlik ve güvensizlik oluşturmak. Bunlar aynı zamanda Türkiye düşmanları.. İçlerinde FETÖ, PKK gibi terör örgütlerinin elemanları da var. Sosyal medyadaki trollerinin bir bölümü de, yurtdışındaki firari hainler. Bunlar istiyor ki, Türkiye’nin ekonomisi daha dibe vursun. Ülkede siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, kriz çıksın. Aslında mesele çok açık. Hedefleri güçlü ve büyük Türkiye’nin her alanda önünü kesmek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiye’yi hedef aldıkları aşikar. Bunların oyununa daha önce de gelmediğimiz gibi, yine gelmeyeceğiz.  Bu alçakların yalan ve iftira kampanyası prim görmeyecektir.