Dün İstanbul’dan bir okuyucum ulaştı bana. İkamet ettiği sitedeki fahiş aidatı şikayet etti. Ve bu meselenin binlerce insanı mağdur ettiğini ifade ederek, meseleyi gündeme taşımamı rica etti.
Evet… Son zamanlarda, başta İstanbul olmak üzere metropol şehirlerdeki bazı lüks sitelerdeki aidatların, kiraların çok üzerinde olduğu ve bu durumun vatandaşlar üzerinde büyük bir ekonomik yük oluşturduğu konusunda ciddi bir artış yaşanıyor.
Bu durum, vatandaşların tepkisini çekiyor ve İstanbul’da bir “aidat rantı” oluşturulmuş olabileceği endişelerini gündeme getiriyor. Birçok kişi, aidatların her geçen gün şeffaflık dışında, haksız şekilde arttığını ve bununla birlikte ciddi mağduriyetler yaşandığını ifade ediyor.
Site aidatları, aslında apartman veya site sakinlerinin ortak kullanım alanlarının bakım, temizlik, güvenlik ve diğer hizmetler için ödedikleri aylık ödemelerdir. Ancak, bu aidatlar zamanla kiradan çok daha yüksek tutarlara ulaşabiliyor. Örneğin, lüks sitelerdeki aidatlar, kiraların birkaç katına çıkabiliyor.
Son zamanlarda İstanbul’daki bazı konut projelerinde, özellikle merkezi bölgelerdeki lüks sitelerdeki aidatlar, kirayı aşabiliyor. Çoğu lüks site, sakinlerine yüzme havuzları, fitness salonları, spa alanları, güvenlik hizmetleri, peyzaj düzenlemeleri gibi birçok hizmet sunuyor. Ancak bu hizmetlerin maliyeti, aidatların artmasına yol açıyor.
Aidatları yöneten sitelerdeki yöneticilerin bazen şeffaf olmayan bir yönetim biçimi benimsemeleri, artışların denetlenmeden yapılmasına yol açabiliyor. Aidat artışları, genellikle site sakinlerinin onayı olmadan yapılabiliyor. Bunun sonucunda da birçok kişi, ödemek zorunda kaldıkları yüksek aidatlarla karşı karşıya kalıyor.
Son yıllarda inşaat sektöründe yaşanan maliyet artışları, site yönetimlerinin yeni projelerde daha yüksek maliyetlerle karşılaşmasına neden oldu. Bu da aidatları artıran bir başka faktör. Aidatların, kirayı geçmesi durumu, vatandaşlar arasında “aidat rantı” olarak nitelendirilen bir kavramı doğurdu. Özellikle büyük ve lüks sitelerde, aidatlar zamanla kontrolsüz bir şekilde artarken, site yönetimlerinin bu artışı sadece kendi çıkarları doğrultusunda gerçekleştirdiği yönündeki şüpheler de güçleniyor.
Bununla birlikte, bazı apartman sakinlerinin, aidatlarını zamanında ödeme güçlüğü çeken kiracılara karşı baskı kurarak, bu durumu kendi lehlerine çevirmeleri, bir başka mağduriyet kaynağı haline geliyor.
Dün İstanbul’dan bir okuyucum arayarak, bu meselenin binlerce insanı mağdur ettiğini ve gündeme getirmemi rica etmesi üzerine meseleyi bugün köşeme taşıdım. Okuyucumun söyledikleri, aslında çok yaygın bir sorunun sadece bir örneği. Birçok kişi, her geçen gün artan aidatlar nedeniyle, ekonomik olarak zor duruma düştüklerini ve bunun giderilmesi için bir çözüm bulunması gerektiğini belirtiyor.
Bu sorunun çözülmesi için birkaç adım atılabilir:
1.Denetim ve Şeffaflık: Belediyeler ve ilgili devlet kurumları, site aidatları ile ilgili denetimleri sıklaştırmalıdır. Aidatların ne kadar olduğu, hangi hizmetlere harcandığı konusunda şeffaf raporlar hazırlanmalı ve bu raporlar site sakinleriyle paylaşılmalıdır.
2.Aidat Artışlarının Denetlenmesi: Aidat artışları, belirli bir oranın üzerinde olmamalıdır. Belirli bir yüzdeye kadar artışa izin verilmesi, sakinlerin mağduriyetini azaltabilir. Ayrıca, artışların mutlaka tüm sakinlerin onayı ile yapılması sağlanmalıdır.
3.Bağımsız Denetçiler: Site aidatlarının yönetiminde bağımsız denetçilerin yer alması, yönetimlerin denetlenmesini ve kontrol edilmesini sağlayabilir. Bu, vatandaşların güvenini artırır.
4.Daha Esnek Yönetim Anlayışı: Lüks sitelerdeki hizmetler ve tesisler büyük maliyetler gerektiriyor olabilir, ancak bunun çözümü yüksek aidatlar değil, hizmetlerin ortak kullanımını daha verimli hale getirmekten geçiyor. Tesis yönetimleri, alternatif çözümler ve esnek maliyet modelleri geliştirmelidir.
Ciddi Bir Denetim Şart
Sonuç olarak, İstanbul başta olmak üzere metropol şehirlerdeki yüksek aidatlar, kiraları geçer hale gelmiş ve bu durum vatandaşları mağdur etmeye devam etmektedir. Aidatların aşırı artması, site sakinlerinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir ve daha geniş çaplı ekonomik problemler yaratabilir.
Bu nedenle, ciddi bir denetim ve şeffaflık sağlanması, bu sorunun önüne geçmek için en önemli adımlardan biridir. Vatandaşların mağduriyetini önlemek için belediyeler, site yönetimleri ve ilgili devlet organlarının bir araya gelerek çözüm odaklı bir yaklaşım geliştirmesi, hem site sakinlerini hem de kiracıları koruyacak adımlar atılması gerektiği açıktır.