Dile kolay! Kadın, çocuk, yaşlı 35 binin üzerinde insan katledildi. 7 Ekim’den bu yana tüm dünyanın gözü önünde Filistin’de resmen soykırım, vahşet yaşanıyor. İsrail, Filistin’i göz göre göre topyekun yok ediyor. İslam dünyası başta olmak üzere bütün dünya da öylece izliyor. Her gün Gazze’den tüm dünyaya vahşet görüntüleri yayılıyor. Bombalar yağıyor, toplu katliamlar gerçekleşiyor. İslam dünyası izliyor! Batı izliyor. Sözde insan hakları savunucuları izliyor. Arap ülkeleri, müdahaleyi Batı’dan bekliyor!   BAE, Kuveyt, Suudi Arabistan, İran… 3 gün musluk kapatsalar dünya resmen durur. Ama tık yok! Lükslerinden, konforundan ve huzurlarından taviz vermiyorlar. Masum sabilerin vahşice katledilmesine ufak bir ses dahi çıkarmıyorlar, çıkaramıyorlar. Bunlar, vicdanları körelmiş, tüm olup biteni bir TV dizisi gibi izleyen, ruhu pisliğe batmışlardır. Bela okuma huyum asla yoktur ama topraklarından petrol fışkıran sözde bu Müslüman ülkelerin Allah bin defa belasını versin. Doğrusu sadece Gazze’ye değil İslam’a karşı vicdanı, ahlakı, hukuku ve insanlığı hiçe sayan gözü dönmüş azgın bir topluluk var. İsrail ve destekçileri.   Aylardır Filistin'de tam bir vahşet uyguluyor. Gasp edilmiş topraklar üzerinde emperyalist emellerle kurulan, sömürgeciler tarafından koşulsuz desteklenen ve 76 yıldır tam anlamıyla ifsat aracı olarak varlık gösteren bir terör devleti, bugün tüm insanlığın huzurunu tehdit ediyor. Peki ne yapacağız? Vahşeti izlemeye devam mı edeceğiz? Müslümanlar olarak bizim, kendi sorunlarımızı çözebilecek potansiyele fazlasıyla sahip olduğumuza inanıyorum. Gerek ilim ve medeniyet birikimimiz, gerek yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarımız, gerekse genç ve dinamik nüfusumuz, bu anlamda bizi ayrıcalıklı kılan önemli zenginliklerimizdir. Bu zenginlikten hakkıyla istifade edebilmek için öncelikle İslam dünyasında ortak bir bilincin ve ortak bir iradenin geliştirilmesi gerekmez mi? Müslümanlar olarak yarınlara umutla bakabilmenin yolunun, zulme ve işgale birlikte karşı koymaktan geçer. İslam dünyasının eğitim, aile, gençlik, çevre, gıda, ekonomi, teknoloji gibi konularda ve bütün alanlarda işbirliğini en güçlü hale getirmek zorunda. Gazze’deki vahşete karşı İslam dünyası artık ayağa kalkmak zorunda. 76 yıldır işgal ettiği topraklarda sistematik olarak saldırılarını sürdüren bir terör devleti var. Ey İslam dünyası; Gazze'de yıkım, ölüm, vahşet, katliam var. Gazze'nin üstüne bombalar yağıyor. Gazze'de elektrik yok, su yok, yiyecek yok, yaşama hakkı yok. Gazze'de sadece vahşi bir soykırım var. Masum çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, yaşlılar ölüyor ve bunların toplamı olan siviller ölüyor. Hastanelerde yer yok, yoğun bakımlar işlevsiz. Bugün Gazze'de insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet yaşanıyor. Emperyalist güçlerin desteğini arkasına alan siyonist işgal rejimi, bütün dünyanın gözü önünde Gazze'de soykırım uyguluyor. Ama İslam dünyası sessiz, dünya sessiz, sözde insan hakları savunucuları başını kuma gömmüş durumda. Ey İslam dünyası, hiç bir şey yapamıyorsanız, bari Filistinlilerin bağrından çıkan mücahitlerin direnişini destekleyin. Siyonist işgalci çetelerin burunlarını yere sürten, korkaklıklarını bir kez daha ortaya çıkaran Filistinli mücahitlere sahip çıkın. Siyonist işgal rejiminin yenilmez denilen ordularının, delinmez denilen demir kubbelerinin, kendilerinden habersiz kuş uçmaz denilen istihbarat örgütlerinin dünyanın gözleri önünde zelil olduğu manzaraya yıllardır hasret kalmıştık. Hepimizin yüreğini ferahlatan bu görüntüleri sağlayan ve işgalci rejimi tüm dünyaya karşı rezil eden kahramanlara selam olsun. Aksa Tufanıyla şoka giren siyonistlerin Ebrehe kibrini yerle bir eden çağın ebabillerine selam olsun. İslam dünyasına da binlerce kez yazıklar olsun!