Uzun zaman olmuştu, yüzünü unuttuğum sevgili. Yıllardır kalbimi sevgiye kapatmışken bir anda karşımda beliriverdin. Yüzündeki şaşkınlık, yüreğindeki öfke ve gözlerindeki ateşle yüreğimi bir kez daha yaktın. Kaçmanın ya da sırt çevirmemin bir anlamı yoktu artık. Ne sen, ne de ben kazanacaktık sevgiye sırtımızı dönmekle…
Aşkımıza dair ne varsa, hepsini kırdık, parçaladık. Kirletip kenara attık. Geri dönmek artık zor; vakit geçti. Sen başka ellere dokundun, ben de yabancı diyarların yalnızlığında kayboldum. Biz ayrılalı bir asır geçmiş gibi geliyor. Şimdi, “bekle” diyorum. Beni bekle, sevgili. Beni hâlâ kalbimde sakladığım için değil, yaşadıklarımızı değersiz kılmaktan korktuğum için. Dönmeliyiz, çünkü sevda nazlı bir çiçek gibi. Toprağından söküp almazsan yeniden yeşerebilir.
Üzerimizden yıllar geçti. Sen başka kollarda aradın beni; biliyorum, çünkü ben de seni aradım, bulamadık. Kimse sen gibi dokunmadı, kimse ben gibi sarılmadı. Pişmanlıklarımızla yabancı yataklara girip, birbirimizin hayalini kurduk. Ne acı!
Şimdi yeniden başlayalım, hayat denilen romana temiz bir sayfa açalım. Bunca tecrübe ve kalp yarasının aşkı daha değerli kılacağını düşünüyorum. Yanılıyor muyum? Susma, bir şeyler söyle. Her karşılaşmamızda o şaşkın bakışlarınla bakıyorsun bana. Uzaklarda görmek tuhaf, ama sanki yeniden âşık oluyorum.
Kasımda aşk bir başka diyorlar, haklılar mı? Yıllar önce, bir Kasım günüydü, seninle ilk kez karşılaşmamız. Hava kasvetliydi. Acemi bir âşık gibi bekliyordum seni, üşüyen bedenimle etrafımı süzerken yanıma geldin. O kısık ses tonunla “Merhaba” dediğinde, yüreğime bir ateş düşmüştü. Yüreğim titriyor, daralıyordum. Aşık olmuştum, içim kıpır kıpırdı. Gözlerine bakmayı her defasında yeniden özledim. Sonra birden kayboldun. Bir Kasım ayında ilanen arıyordum seni uzak diyarlarda, bakışlarının arasına sıkışıp kaldım.
Yine bir Kasım ayında, seni alıp götüreceğim aşkımızın diyarına… Anılarımızı, hafızamızdan silip atarsak yeniden başlamak zor olmaz. Eğer endişelerin varsa, bil ki bu sevgi ölümsüz. Aynadaki yansımalarımızı tanıdığımız gibi tanıyoruz birbirimizi. Kimi kandırıyoruz? Barışmak, ruhumuzdaki eskiyen yanları silebilir mi?
Belki kimsenin oturmadığı bir eve taşınır, hiç keşfedilmemiş bir adaya sığınırız. Her şey yeni olsa da, biz eskiyiz. Ama yaşanmış acıları tekrarlamamak için, sevdamız da yenilenmeli. Senin en ince detaylarını, kızınca yaptıklarını, sevdiğin yemekleri bilirim. Sen de beni, yokluğumda değişmeyen hâlimle tanıyorsun.
Ben hâlâ aynı adamım, geceleri kitap okumadan uyumayan, sakallarına aklar düşmüş, ama sana aynı şekilde âşık. O yüzden, beni bekle sevgili… Kasım akşamında kavuşmak dileğiyle.