PKK, kuruluşundan bu yana belki de ilk kez bu denli kritik bir eşikte duruyor. Nisan ayı içinde yapılması beklenen –ancak henüz resmi olarak açıklanmayan– kongre, sadece bir takvim tarihi değil; örgütün ideolojik, siyasi ve hatta varoluşsal geleceği açısından tarihi bir dönemeç olabilir.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin gündeme getirdiği çarpıcı bilgiye göre; İmralı’daki PKK lideri Abdullah Öcalan, örgüte silah bırakma ve fesih çağrısı yaptı. Bu çağrı, yıllardır süregelen bir mücadelenin sonuna mı işaret ediyor, yoksa yeni bir stratejik dönüşümün habercisi mi?
Bu sürece dair ses getiren bir diğer öneri ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, PKK’nın fesih kongresini, Türk-İslam tarihinin sembol mekânlarından biri olan Muş’un Malazgirt ilçesinde, 4 Mayıs 2025’te yapmasını önerdi. Bu sadece politik bir teklif değil; aynı zamanda tarihsel bir mesaj içeriyor. Türk milletinin Anadolu'ya giriş kapısı olarak bilinen Malazgirt’te, bir terör örgütünün tarihten silinmesi... Kimi çevrelerce bu öneri, sembolik ve güçlü bir vurguyla karşılandı.
Ancak meselenin özü şu: Bu süreçte alınacak kararlar yalnızca bir örgütün akıbetini değil; aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal barışını, bölgenin huzurunu ve Ortadoğu’nun dengelerini de doğrudan etkileyecek potansiyele sahip.
Kürt halkı yorgun. Gençlik artık savaş değil, umutla büyümek istiyor. Silahların susması, siyasetin güçlenmesi ve fikirlerin özgürce ifade edilebildiği bir ortam, bölge halkının ortak beklentisi haline gelmiş durumda.
Bu nedenle şu soru kaçınılmaz: PKK bu kongrede tarihi bir adım atar mı? Cevap belki de örgütün geçmişinde değil, bugünün Türkiye’sindeki toplumsal dönüşümde saklı. Çünkü artık ne halk aynı halk, ne de gençlik aynı gençlik. Değişimin kaçınılmaz olduğu yerde inat, sadece zaman kaybıdır.
Bugün Türkiye’nin ve bölgenin ihtiyacı olan şey, barışı gerçekten konuşmak ve onu mümkün kılacak cesur adımları atmaktır. Beklenen kongre, sadece bir örgütün değil; bir halkın geleceğini yeniden inşa etme iradesine dönüşebilir mi? Bunu elbette zaman gösterecek.
Ama bir gerçek var ki; bu topraklarda artık kimsenin savaş naralarına tahammülü kalmadı.