İhsan Yılmaz
Köşe Yazarı
İhsan Yılmaz
 

Yılmaz Güney: Sinemanın ve Devrimin Asi Ruhu

Yılmaz Güney, sadece sinemanın çirkin kralı değil, aynı zamanda halkın sesi, mazlumların ve ezilenlerin umuduydu. 1 Nisan 1937'de Adana'nın Yenice köyünde doğan Güney, köylü bir çocuğu olarak yoksulluğun, emek mücadelesinin ve adaletsizliğin tam ortasında büyüdü. Gençlik yıllarında yazmaya ve sinemayla ilgilenmeye başlayan Güney, 1960'lı yıllarda Yeşilçam'a adım attı. Klasik jön tipine uymayan fiziksel görünümü nedeniyle "Çirkin Kral" lakabını aldı. Ancak onun asıl önemi, beyazperdeye getirdiği devrimci ruh ve sınıfsal bakış açısıydı. 1970’lere gelindiğinde, Güney sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda yönetmen, senarist ve prodüktör olarak da sinema sanatının içindeydi. Güney'in filmleri, sadece bir hikâye anlatmakla kalmaz, toplumun sorunlarına da aynı tutardı. "Umut" (1970) filmi, yoksulluk içinde yaşayan bir arabacının çaresizliğini ve hayal kırıklığını anlatarak yeni bir sinema dilinin kapılarını aralıyordu. "Sürü" (1978), feodal yapının kıskacındaki bir açlık hikâyesiydi. "Yol" (1982) ise, darbe dönemi Türkiye’sinin cezaevi gerçekliğini ve mahkûmlarla birlikte bütün bir toplumun tutsaklığını anlatan bir başyapıttı. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan bu film, Güney’in sinema tarihindeki yerini perçinledi. Ancak Yılmaz Güney, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir devrimciydi. Hayatı boyunca ezilenlerin yanında durdu, düzeni sorgulayan eserler verdi. 1972’de mahkum edildi, cezaevinden mektuplarla, senaryolarla sanatını sürdürdü. Hapisten kaçarak Fransa’ya sürgün edilen Güney, orada da Türkiye’deki direnişi desteklemeye devam etti. 1984’te Paris’te hayata veda etti ama fikirleri, filmleri ve devrimci ruhu her zaman yaşamaya devam etti. Bugün, 1 Nisan onun doğum günü. Yılmaz Güney’in mirası, sadece sinema tarihine değil, halkın bilincine de kazındı. O, sinema perdesinde başkaldıran, gerçekleri konuşan ve ezilenlerin sesi olan bir devrimciydi. Çirkin Kral, ölümünün üzerinden yıllar geçse de hala halkın kalbinde ve bilincinde yaşıyor.
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2025 - Çarşamba
İhsan Yılmaz

Yılmaz Güney: Sinemanın ve Devrimin Asi Ruhu

Yılmaz Güney, sadece sinemanın çirkin kralı değil, aynı zamanda halkın sesi, mazlumların ve ezilenlerin umuduydu. 1 Nisan 1937'de Adana'nın Yenice köyünde doğan Güney, köylü bir çocuğu olarak yoksulluğun, emek mücadelesinin ve adaletsizliğin tam ortasında büyüdü.

Gençlik yıllarında yazmaya ve sinemayla ilgilenmeye başlayan Güney, 1960'lı yıllarda Yeşilçam'a adım attı. Klasik jön tipine uymayan fiziksel görünümü nedeniyle "Çirkin Kral" lakabını aldı. Ancak onun asıl önemi, beyazperdeye getirdiği devrimci ruh ve sınıfsal bakış açısıydı. 1970’lere gelindiğinde, Güney sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda yönetmen, senarist ve prodüktör olarak da sinema sanatının içindeydi.

Güney'in filmleri, sadece bir hikâye anlatmakla kalmaz, toplumun sorunlarına da aynı tutardı. "Umut" (1970) filmi, yoksulluk içinde yaşayan bir arabacının çaresizliğini ve hayal kırıklığını anlatarak yeni bir sinema dilinin kapılarını aralıyordu. "Sürü" (1978), feodal yapının kıskacındaki bir açlık hikâyesiydi. "Yol" (1982) ise, darbe dönemi Türkiye’sinin cezaevi gerçekliğini ve mahkûmlarla birlikte bütün bir toplumun tutsaklığını anlatan bir başyapıttı. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanan bu film, Güney’in sinema tarihindeki yerini perçinledi.

Ancak Yılmaz Güney, sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir devrimciydi. Hayatı boyunca ezilenlerin yanında durdu, düzeni sorgulayan eserler verdi. 1972’de mahkum edildi, cezaevinden mektuplarla, senaryolarla sanatını sürdürdü. Hapisten kaçarak Fransa’ya sürgün edilen Güney, orada da Türkiye’deki direnişi desteklemeye devam etti. 1984’te Paris’te hayata veda etti ama fikirleri, filmleri ve devrimci ruhu her zaman yaşamaya devam etti.

Bugün, 1 Nisan onun doğum günü. Yılmaz Güney’in mirası, sadece sinema tarihine değil, halkın bilincine de kazındı. O, sinema perdesinde başkaldıran, gerçekleri konuşan ve ezilenlerin sesi olan bir devrimciydi. Çirkin Kral, ölümünün üzerinden yıllar geçse de hala halkın kalbinde ve bilincinde yaşıyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.