İhsan Yılmaz
Köşe Yazarı
İhsan Yılmaz
 

Savaşın Diliyle Barış Olmaz!

Türkiye’nin en sancılı meselelerinden biri olan Kürt sorunu ve silahlı çatışmalar, yıllardır çözüm arayışlarının gölgesinde varlığını sürdürüyor. Son günlerde yeniden alevlenen tartışmalar, çözüm sürecine dair yeni bir umut doğurur mu bilinmez ama ortada temel bir gerçek var: Savaşın diliyle barış inşa edilemez. Bahçeli’nin Açıklaması ve Başlayan Süreç MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrıyla gündeme gelen yeni süreç, kamuoyunda farklı yankılar uyandırdı. Kürt meselesi söz konusu olduğunda milliyetçi kanadın tutumu her zaman sert olmuş, özellikle PKK’nin silahsızlandırılması konusunda devlet politikalarının değişmesine karşı çıkılmıştı. Ancak Bahçeli’nin bu çıkışı, bir dönem çözüm sürecine şiddetle karşı çıkan kesimlerde dahi şaşkınlık yarattı. Bu çağrının ardından gözler, İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’a çevrildi. Öcalan’ın PKK’ye silah bırakma çağrısında bulunması, sürecin farklı bir boyut kazanmasına yol açtı. Öcalan’ın sözleri, örgüt içinde nasıl yankı bulacak, gerçekten bir sonuç doğuracak mı gibi sorular gündeme geldi. PKK’nin Ateşkes Kararı ve Hükümetin Tavrı PKK’nin ateşkes ilan etmesi ve silah bırakmaya dair mesajlar vermesi, barış isteyen kesimlerde umut yaratırken, savaşın devam etmesini savunan çevrelerde tepkiyle karşılandı. Ancak asıl kritik nokta, hükümetin bu duruma nasıl yaklaşacağıydı. Daha önceki çözüm süreci deneyimi, devletin ve siyasi iradenin samimiyetinin en az karşı tarafın adımları kadar önemli olduğunu göstermişti. Geçmişte Oslo görüşmeleri, Dolmabahçe Mutabakatı gibi adımlar atılmış, fakat süreç siyaset sahnesinde yaşanan çalkantılar nedeniyle yarım kalmıştı. Şimdi benzer bir atmosfer oluşurken, hükümet kanadının ateşkese nasıl yaklaşacağı merak konusu. PKK’nin silah bırakması için sadece bir çağrı yetmez, bunun sağlanabilmesi için siyasi iradenin somut adımlar atması gerekir. Ancak mevcut koşullarda, hükümetin nasıl bir yol izleyeceği belirsizliğini koruyor. Savaşla Barış Mümkün mü? Tarihin bize öğrettiği en net gerçeklerden biri, savaşın diliyle barışın sağlanamayacağıdır. Silahların gölgesinde yürütülen müzakereler, gerçek anlamda bir çözüme ulaşmak yerine, çoğu zaman yeni çatışmaların zeminini hazırlar. Eğer gerçekten kalıcı bir barış isteniyorsa, sadece askeri çözümlere değil, siyasi, sosyal ve ekonomik adımlara da odaklanmak gerekir. Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için yalnızca silah bırakma çağrıları yetmez. Anadil meselesinden kültürel haklara, demokratik temsilin güçlendirilmesinden toplumsal barışın sağlanmasına kadar birçok başlıkta köklü reformlara ihtiyaç var. Ancak bugüne kadar atılan adımlar, çoğunlukla yarım kaldı ya da tamamen geri çekildi. Şimdi bir yol ayrımındayız. Ya geçmişte yapılan hatalar tekrar edilecek ve süreç yeni bir çatışma sürecine evrilecek ya da gerçekten barış için cesur adımlar atılacak. Fakat unutmamak gerekir ki, eğer barış isteniyorsa, bu ancak savaşın dilinden uzaklaşarak sağlanabilir.
Ekleme Tarihi: 01 Mart 2025 - Cumartesi
İhsan Yılmaz

Savaşın Diliyle Barış Olmaz!

Türkiye’nin en sancılı meselelerinden biri olan Kürt sorunu ve silahlı çatışmalar, yıllardır çözüm arayışlarının gölgesinde varlığını sürdürüyor. Son günlerde yeniden alevlenen tartışmalar, çözüm sürecine dair yeni bir umut doğurur mu bilinmez ama ortada temel bir gerçek var: Savaşın diliyle barış inşa edilemez.

Bahçeli’nin Açıklaması ve Başlayan Süreç

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrıyla gündeme gelen yeni süreç, kamuoyunda farklı yankılar uyandırdı. Kürt meselesi söz konusu olduğunda milliyetçi kanadın tutumu her zaman sert olmuş, özellikle PKK’nin silahsızlandırılması konusunda devlet politikalarının değişmesine karşı çıkılmıştı. Ancak Bahçeli’nin bu çıkışı, bir dönem çözüm sürecine şiddetle karşı çıkan kesimlerde dahi şaşkınlık yarattı.

Bu çağrının ardından gözler, İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’a çevrildi. Öcalan’ın PKK’ye silah bırakma çağrısında bulunması, sürecin farklı bir boyut kazanmasına yol açtı. Öcalan’ın sözleri, örgüt içinde nasıl yankı bulacak, gerçekten bir sonuç doğuracak mı gibi sorular gündeme geldi.

PKK’nin Ateşkes Kararı ve Hükümetin Tavrı

PKK’nin ateşkes ilan etmesi ve silah bırakmaya dair mesajlar vermesi, barış isteyen kesimlerde umut yaratırken, savaşın devam etmesini savunan çevrelerde tepkiyle karşılandı. Ancak asıl kritik nokta, hükümetin bu duruma nasıl yaklaşacağıydı.

Daha önceki çözüm süreci deneyimi, devletin ve siyasi iradenin samimiyetinin en az karşı tarafın adımları kadar önemli olduğunu göstermişti. Geçmişte Oslo görüşmeleri, Dolmabahçe Mutabakatı gibi adımlar atılmış, fakat süreç siyaset sahnesinde yaşanan çalkantılar nedeniyle yarım kalmıştı.

Şimdi benzer bir atmosfer oluşurken, hükümet kanadının ateşkese nasıl yaklaşacağı merak konusu. PKK’nin silah bırakması için sadece bir çağrı yetmez, bunun sağlanabilmesi için siyasi iradenin somut adımlar atması gerekir. Ancak mevcut koşullarda, hükümetin nasıl bir yol izleyeceği belirsizliğini koruyor.

Savaşla Barış Mümkün mü?

Tarihin bize öğrettiği en net gerçeklerden biri, savaşın diliyle barışın sağlanamayacağıdır. Silahların gölgesinde yürütülen müzakereler, gerçek anlamda bir çözüme ulaşmak yerine, çoğu zaman yeni çatışmaların zeminini hazırlar. Eğer gerçekten kalıcı bir barış isteniyorsa, sadece askeri çözümlere değil, siyasi, sosyal ve ekonomik adımlara da odaklanmak gerekir.

Türkiye’de Kürt sorununun çözümü için yalnızca silah bırakma çağrıları yetmez. Anadil meselesinden kültürel haklara, demokratik temsilin güçlendirilmesinden toplumsal barışın sağlanmasına kadar birçok başlıkta köklü reformlara ihtiyaç var. Ancak bugüne kadar atılan adımlar, çoğunlukla yarım kaldı ya da tamamen geri çekildi.

Şimdi bir yol ayrımındayız. Ya geçmişte yapılan hatalar tekrar edilecek ve süreç yeni bir çatışma sürecine evrilecek ya da gerçekten barış için cesur adımlar atılacak. Fakat unutmamak gerekir ki, eğer barış isteniyorsa, bu ancak savaşın dilinden uzaklaşarak sağlanabilir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.