Bazı gözler vardır, baktığınız an dünyanızı yerle bir eder. Kara bir girdap gibi içine çeker, bir yandan tutsak ederken bir yandan özgür bırakır sizi. Senin o kapkara gözlerin işte, benim yasaklanmış ülkem. Adım atmaya çalıştığım her an, sınırlarına dayandım, ama hiçbir zaman içeri giremedim. Sanki bir mülteci gibi, o gözlerin kıyısında umut aradım. Ve sen, o kapılardan içeri almamakta ne kadar ustaydın, sevgili!
Bilmez misin ki, yasaklı ülkeler çekicidir. Ulaşılamayan, adım atılamayan o topraklara dair bir özlem, bir hayal hep taze kalır. Ama benim durumum biraz farklıydı. Ben o ülkenin mültecisiydim. Evimi terk etmiş, geçmişimi unutmuş, tek varlığım sevgimle kapına gelmiştim. Bir umutla gözlerinin kıyısına yerleşmiştim. Ama sen, hep sınırlarını sıkı sıkıya kapadın bana. Hep dışarıda bıraktın.
Senin gözlerinde yalnızca kara yoktu. O karanın içinde bir hüzün, bir gizem, belki bir öfke vardı. Belki de beni uzak tutan, o karanın içindeki dikenli tellerdi. Ama bil ki, ben o dikenleri bile sevmeye razıydım. Yaralanmaktan korkmadım, o tel örgüleri aşmaya çalışırken defalarca kanadım, defalarca düştüm. Ve sen, sevgili, bir kere olsun ardına dönüp bakmadın.
Bu kadar mı acımasız olur insan? Bu kadar mı umarsızca kapanır kapılar? Ben ki mülteci gibi bir başıma gelmişim gözlerinin eşiğine, neden el uzatmadın? Neden biraz olsun içeri buyur etmedin beni? Bilmez misin, sevgisiz kalanın dünyası ne kadar soğuktur? Gözlerindeki yasaklarla beni bir cehenneme hapsettin, ama ben yine de vazgeçemedim o kara cenneti hayal etmekten.
Biliyor musun sevgili, belki de haklısın. Belki o kapıları açsaydın, ben o ülkede yaşamasını beceremezdim. Belki yabancıydım, belki o toprakların dilini bilmiyordum. Ama bil ki, sevgiyi öğrenmek için en güzel okulu gözlerinde bulurdum. Bana bir şans verseydin, o kara ülkeyi yeniden yeşertirdim. Ama sen, topraklarını hep kurak tuttun.
Artık ne zaman bir kara görsem, gözlerin gelir aklıma. Yasaklı bir ülke gibi. Aşılması imkânsız, ayak basılması yasak, sevilmesi suç. Ve ben, o suçun en büyük zanlısı. Çünkü tüm yasaklarına rağmen, ben seni öyle çok sevdim ki. Yasaklı bir ülke de olsa, o kara gözlerin benim cennetim oldu. Ama sevgili, bil ki bu cennette yalnız olmak çok zor.
Sen beni sınırlarında aç ve yorgun bıraktın. Ben yine de seviyorum seni. Ama bir gün kapına geldiğimde beni tanımazsan, gözlerin yasaklarını biraz olsun aralayıp bakmazsan, bil ki o mülteci artık bambaşka ülkelere gitmek zorunda kalmıştır. İşte o gün, senin yasaklı ülkene geri dönmem mümkün olmayacak, sevgili.
Ah sevgili, o kapkara gözlerin. Yasaklarını kaldıracak cesaretin olsaydı, dünya ne güzel bir yer olurdu…