İhsan Yılmaz
Köşe Yazarı
İhsan Yılmaz
 

Luzern: İsviçre’nin İncisi ve Tarihi Dokusu

Alexandre Dumas’ın, "İsviçre bir istiridye ise Luzern onun içindeki inci" sözünü doğrulamak için Luzern’i ziyaret etmek yeterli. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında bu büyüleyici şehri keşfederken, Dumas’ın bu betimlemesine katılmamak elde değildi. Şapel Köprüsü: Avrupa’nın En Eski Ahşap Köprüsü Luzern’deki ilk durağım, Avrupa’nın en eski ahşap köprüsü olan Şapel Köprüsü (Kapellbrücke) oldu. 1333 yılında inşa edilen bu köprü, Reuss Nehri üzerinde yer alıyor ve Luzern’in tarihini bir köprüden çok daha fazlasıyla gözler önüne seriyor. Köprüyü farklı kılan en önemli özelliklerinden biri, köprü boyunca uzanan ve Luzern’in tarihini anlatan tavana asılı tablolar. Ne yazık ki, 1993 yılında çıkan bir yangın, bu muhteşem eserlerin büyük bir kısmını yok etti, ancak yangından sonra restore edilerek tekrar sergilendiler. Köprüyü geçerken, hem şehrin geçmişine hem de yangınla yaşanan kayıplara dair derin bir hissiyat kaplıyor insanı. Sekizgen Su Kulesi Şapel Köprüsü'nün tam ortasında yükselen sekizgen su kulesi, köprüden daha eski olup 1300'lü yıllarda inşa edilmiş. Su kulesi, tarih boyunca farklı işlevlerde kullanılmış; bunlardan biri de özel hapishane olarak hizmet vermesidir. Kule, Luzern’in sembollerinden biri olarak şehrin siluetine güçlü bir karakter katıyor. Değirmen Köprüsü Bir diğer önemli köprü olan Değirmen Köprüsü (Spreuerbrücke), 17. yüzyılda inşa edilmiş ve üzerindeki tablolar, "Ölüm Dansı" temasıyla şehre sanatsal bir derinlik katıyor. Bu köprü, Şapel Köprüsü kadar ünlü olmasa da ziyaretçileri tarih ve sanatla buluşturan önemli bir yapıdır. Aslan Anıtı: Dünyanın En Hüzünlü Taş Heykeli Luzern merkezinden sadece 10 dakika yürüyüşle ulaşabileceğiniz Aslan Anıtı, şehrin en etkileyici noktalarından biri. 18. yüzyılda, Kral Louis’i korurken hayatını kaybeden 800 İsviçreli asker anısına yapılmış olan bu heykel, devasa bir kayanın içine oyulmuş kederli bir aslanı betimliyor. Mark Twain’in deyişiyle, "dünyanın en etkileyici ve en mahzun taş kütlesi" olan bu heykel, ziyaretçileri derinden etkiliyor. Anıtın önünde dururken, hem heykelin büyüklüğü hem de anlattığı hikayenin derinliği insanı adeta donup kalmaya zorluyor. Luzern’in Büyüsü Luzern, tarihi yapıları, köprüleri ve sanat eserleriyle İsviçre’nin yalnızca doğal güzellikleriyle değil, tarih ve kültürüyle de ön plana çıkan bir kenti. Luzern’i gezerken, adeta tarihin içinde bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
Ekleme Tarihi: 12 Eylül 2024 - Perşembe
İhsan Yılmaz

Luzern: İsviçre’nin İncisi ve Tarihi Dokusu

Alexandre Dumas’ın, "İsviçre bir istiridye ise Luzern onun içindeki inci" sözünü doğrulamak için Luzern’i ziyaret etmek yeterli. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında bu büyüleyici şehri keşfederken, Dumas’ın bu betimlemesine katılmamak elde değildi.

Şapel Köprüsü: Avrupa’nın En Eski Ahşap Köprüsü

Luzern’deki ilk durağım, Avrupa’nın en eski ahşap köprüsü olan Şapel Köprüsü (Kapellbrücke) oldu. 1333 yılında inşa edilen bu köprü, Reuss Nehri üzerinde yer alıyor ve Luzern’in tarihini bir köprüden çok daha fazlasıyla gözler önüne seriyor. Köprüyü farklı kılan en önemli özelliklerinden biri, köprü boyunca uzanan ve Luzern’in tarihini anlatan tavana asılı tablolar. Ne yazık ki, 1993 yılında çıkan bir yangın, bu muhteşem eserlerin büyük bir kısmını yok etti, ancak yangından sonra restore edilerek tekrar sergilendiler. Köprüyü geçerken, hem şehrin geçmişine hem de yangınla yaşanan kayıplara dair derin bir hissiyat kaplıyor insanı.

Sekizgen Su Kulesi

Şapel Köprüsü'nün tam ortasında yükselen sekizgen su kulesi, köprüden daha eski olup 1300'lü yıllarda inşa edilmiş. Su kulesi, tarih boyunca farklı işlevlerde kullanılmış; bunlardan biri de özel hapishane olarak hizmet vermesidir. Kule, Luzern’in sembollerinden biri olarak şehrin siluetine güçlü bir karakter katıyor.

Değirmen Köprüsü

Bir diğer önemli köprü olan Değirmen Köprüsü (Spreuerbrücke), 17. yüzyılda inşa edilmiş ve üzerindeki tablolar, "Ölüm Dansı" temasıyla şehre sanatsal bir derinlik katıyor. Bu köprü, Şapel Köprüsü kadar ünlü olmasa da ziyaretçileri tarih ve sanatla buluşturan önemli bir yapıdır.

Aslan Anıtı: Dünyanın En Hüzünlü Taş Heykeli

Luzern merkezinden sadece 10 dakika yürüyüşle ulaşabileceğiniz Aslan Anıtı, şehrin en etkileyici noktalarından biri. 18. yüzyılda, Kral Louis’i korurken hayatını kaybeden 800 İsviçreli asker anısına yapılmış olan bu heykel, devasa bir kayanın içine oyulmuş kederli bir aslanı betimliyor. Mark Twain’in deyişiyle, "dünyanın en etkileyici ve en mahzun taş kütlesi" olan bu heykel, ziyaretçileri derinden etkiliyor. Anıtın önünde dururken, hem heykelin büyüklüğü hem de anlattığı hikayenin derinliği insanı adeta donup kalmaya zorluyor.

Luzern’in Büyüsü

Luzern, tarihi yapıları, köprüleri ve sanat eserleriyle İsviçre’nin yalnızca doğal güzellikleriyle değil, tarih ve kültürüyle de ön plana çıkan bir kenti. Luzern’i gezerken, adeta tarihin içinde bir yolculuğa çıkıyorsunuz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.