Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adli Yıl Açılış Töreni’nde verdi sinyali. Toplumun çok geniş bir kesiminin ortak talebine tercüman oldu. Ve bizleri bu anlamda umutlandırdı. Şimdi muhalefetin sınav verme vakti. Eğer ki, yeni bir sivil Anayasa için Meclis’te destek verirler ise, tarihi bir sorumluluğu yerine getirip, milletin takdirini kazanacaklardır.
Bugün 10 yaşındaki çocuğa sorsanız, o bile Türkiye'nin artık yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu, size rahatlıkla söyler. Toplumun çok geniş bir kesiminin talebi de, bu yönde. Özgürlükçü bir Anayasa’ya, su ve ekmek gibi ihtiyaç var. Ülkemizde Anayasa, hukuksal bir metin değil, bir iktidar metnidir. 1961 yılında ‘Seçim olsa da, olmasa da biz iktidarda kalalım’ diyen bir anlayışla yapıldı Anayasa. 1982’de de, aynı zihniyetle yapıldı.
1961 Anayasası özgürlükçü ama, Anayasayı eleştirmek yasak. 27 Mayıs ihtilalini eleştirmek yasak.1982 Anayasası'nın referandumunda halk şeffaf zarflarda oy kullandı. Özgürlükçü bir Anayasa böyle olmaz.
Avrupa'daki Anayasaların milleti devlete karşı korumak için, Türkiye'de ise devleti millete karşı korumak için yapıldı. Bizim Anayasamızda, devletin milleti ve ülkesi ifadesi var. Ülke de millet de devletin malı gibi görüldüğü için, devlet milletin kılığına, kıyafetine, yediğine, içtiğine karışma hakkını kendinde görüyor. İşte bunun için devletin değil, milletin Anayasasını yapmak, milletin benimseyeceği bir Anayasayı vücuda getirmek lazım. Artık şu darbe ürünü Anayasadan kurtulmamız lazım. Özgürlükçü bir Anayasanın devreye girmesinin vakti, çoktan geldi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bu anlamda, başından beri samimi gördüğümü ifade etmeliyim. Yeni bir Anayasa için söylem, çağrı ve girişimleri ortada. Ve bu çağrısını, Yargıtay Başkanlığı'nda düzenlenen ‘2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde‘ yineledi.
‘2011'den beri bir hayalimiz var. Bu hayal, Türkiye'yi darbe Anayasası’ndan kurtararak yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılına yakışır Anayasaya kavuşturmak’ dedi.
Muazzam bir tespit. Siyasi partilere, mahkemelere ve barolara da çağrı yaptı. Meclis'in açılışıyla birlikte, Türk demokrasisini yeni bir Anayasaya kavuşturmak için, girişimlerini tekrar başlatacaklarının mesajını verdi.
İzlerken ayakta alkışladım. Çünkü buna ihtiyacımız var. Bütün sorunların ana kaynağı olan bu darbe ürünü Anayasadan kurtulmak şart. Özgürlükçü, herkesi kucaklayan sivil bir Anayasaya, ekmek ve su gibi ihtiyacımız var.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, vaatlerinin birinci sınıf demokrasi, ekonomi ve özgürlüklerin tamamlayıcısı, birinci sınıf Anayasa olduğunu vurgulaması, çok anlamlı ve değerli. Türkiye Yüzyılı’nın böyle bir Anayasayla güçlenmesi lazım.
85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim Anayasam' diyerek, baş tacı edeceği bir metni, artık biran önce görmek ve buna kavuşmak istiyoruz. Başta muhalefet olmak üzere, bütün siyasi partilerin de buna destek vermesi lazım.
Kim ne derse desin, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adli yıl açılışında yaptığı konuşmanın, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri bakımından çok değerli ve ümit verici içerik değerleri taşıdığını düşünüyorum. Vaatlerini kuşkuyla karşılayabilirsiniz, ama tespitlerini kesinlikle görmezden gelemezsiniz.
Konuşması son derece tutarlı ve samimi analizler içeriyordu.
Muhalefetin artık, alışkın muhalif gözlüğünü çıkarıp, yönelimin değerini takdir etmek ve yüreklendirmesi gerekiyor.
Başta muhalefet olmak üzere, Meclis içi ve dışındaki bütün siyasi partilerin, bu ümide lakayt olmayıp, katkı vermesini diliyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kararlı ve samimi. “Yine…” değil. Yeni ve şimdi hemen!