Toplum olarak yıllardır özlemini duyduğumuz bir barış ortamı, görünüşte herkesin arzuladığı bir hedef gibi duruyor. Ancak, biraz derine inildiğinde, barış sürecinin herkesin işine gelmediğini görmek mümkün. Özellikle PKK'nin silah bırakması, belli siyasi partilerin ve kaostan nemalanan bazı derneklerin varlık nedenini sorgulatacak bir dönemin kapısını aralayabilir.
Kaostan Beslenenler: Barış Sürecinin Sessiz Muhalifleri
Türkiye'de on yıllardır süren terör ve çatışma ortamı, sadece can kayıplarına ve toplumsal travmalara yol açmadı; aynı zamanda bu kaostan çıkar sağlayan bir ekosistem de oluşturdu. Özellikle bazı dernekler ve vakıflar, bu karmaşa ortamından kendilerine maddi veya siyasi rant elde edebilecekleri bir düzen kurdu.
Bu yapıların bir kısmı, devletin terörle mücadele kapsamında sağladığı fonlardan yararlanarak büyüdü. Diğer bir kısmı ise çatışma ortamını canlı tutarak uluslararası fonlardan destek aldı. Ancak barış sağlanması durumunda, bu yapıların dayandığı zeminin kaybolması muhtemel. Kaos ve çatışma, varlıklarını sürdürebilmeleri için adeta bir can suyu niteliği taşıyor.
Barış Süreci ve Siyasi Partilerin Konumu
PKK'nin silah bırakması, bazı siyasi partilerin de hesaplarını altüst edebilir. Özellikle bölge siyasetine yön veren ve seçmen desteğini terör söylemi veya çatışma algısı üzerinden kazanan partiler, böyle bir durumda kimlik siyaseti yapma zeminini kaybedecek. Barış süreciyle birlikte, halkın öncelikleri ekonomi, eğitim, sağlık gibi daha somut ve çözüm bekleyen alanlara kayabilir. Bu durum, yıllardır terör ve güvenlik eksenli politikalarla varlık gösteren partilerin cazibesini kaybetmesine neden olabilir.
Ayrıca, barış süreci başarılı olursa, uluslararası arenada Türkiye'ye yönelik insan hakları eleştirilerinin de azalması beklenir. Bu da, yıllardır "Türkiye’nin çatışma sorunları" üzerinden uluslararası kamuoyunda kendine zemin bulan partiler ve kuruluşlar için bir dezavantaj yaratacaktır.
Devlet Fonları ve Bağımsızlık Sorunu
Bir diğer önemli nokta ise devlet kurumlarından faydalanan dernekler ve STK’ların durumu. Barış ortamında, terörle mücadeleye dayalı fonların kesilmesi veya azalması, bu yapıların kapılarına kilit vurması anlamına gelebilir. Yıllardır "yardım", "rehabilitasyon", "araştırma" gibi başlıklar altında fonlanan bu kuruluşlar, aslında bağımsızlıklarını kaybetmiş ve devlete bağımlı bir hale gelmiştir.
Barış süreci gerçekleştiğinde bu kuruluşlar, işlevselliklerini sorgulamak zorunda kalacak. Çünkü toplum artık yeni sorunlara çözüm üreten, barışın güçlenmesine katkı sağlayan yapılar görmek isteyecek. Ancak yıllardır kaostan beslenen bu dernekler, yeni düzenin taleplerine cevap veremeyebilir.
Halk Ne İstiyor?
Her şeyin ötesinde, bu sürecin en büyük kazanını elbette halk olacaktır. Çatışmalardan en çok etkilenen bölge halkı, yıllardır sürdürdüğü ağır yüklerden kurtulma hayaliyle yaşıyor. Barış süreci, insanların ekonomik kalkınmaya, eğitim olanaklarına ve sosyal huzura ulaşmasını kolaylaştırabilir.
Ancak halkın bu talebine rağmen, kaostan beslenen yapıların bunu baltalamak için çeşitli girişimlerde bulunması da muhtemeldir. Medyada manipülatif haberler, sahada provokatif eylemler ve uluslararası alanda dezenformasyon gibi yöntemler, barış sürecini yavaşlatabilir.
Barış Gerçekten Kimin İşine Geliyor?
PKK'nin silah bırakması ve barış süreci, toplumun büyük bir kısmı için umut kaynağı olsa da, bu süreçten çıkar kaybedecek olanların sessiz direnişiyle karşı karşıya kalabilir. Ancak, devletin ve toplumun ortak iradesiyle bu sessiz muhalefet etkisiz hale getirilebilir.
Barış, sadece çatışmasız bir ortam değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve siyasal olarak daha adil bir düzenin kurulması anlamına gelir. Bu yeni düzenin kurulması, toplumun barışa olan inancını ve talebini güçlü bir şekilde dile getirmesiyle mümkün olacaktır. Kaostan nemalananların sesine değil, barışa inananların çabasına kulak verilmeli.
Unutulmamalıdır ki barış, sadece çatışmaların bitmesi değil, yeni bir yaşam anlayışının inşasıdır. Bu inşa süreci, yıllardır kaostan beslenen yapıların zayıflamasını, halkın ise daha güçlü bir şekilde kendi geleceğine yön vermesini sağlayacaktır.