İhsan Yılmaz
Köşe Yazarı
İhsan Yılmaz
 

Atatürk'ün Kürt kan kardeşi!

1916 yılında Mustafa Kemal Atatürk Silvan’da Birinci Dünya Savaşı sırasında, komutan olarak 6 ay kalıyor. O dönemde Silvan’da tanıdığı üstün ailesiyle tanışarak konaklarında misafir oluyor. Türk Devrimi'nin eşsiz önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1. Dünya Savaşı sırasında doğu cephesinde Ruslarla savaştığı sırada tanıştığı Silvanlı Sadık Üstün Bey ile olan hikâyesini okuyunca gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Atatürk'ün kan kardeşi Sadık Bey ile hikâyesini gelin birlikte inceleyelim. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 16. Kolordu Komutanı iken Siirt'e gelir. Bölgeye geldikten bir süre sonra karargâhını Silvan'a taşıyan Gazi'nin ikamet ettiği ev Harzolu Mehmet Budak Bey'in idi. Karargâhını kurduğu yapı ise, Silvanlı Sadık (Üstün) Bey'in idi. Atatürk evinde kaldığı Sadık Üstün’le telefon ve telgraf haberleşmeyi Milli Mücadele yıllarında da sürdürdü. Silvan’dan ayrıldıktan sonra yaklaşık 8 ay sonra 29 Temmuz 1917 tarihinde gönderdiği mektupla Silvan halkına teşekkür ediyor. Atatürk’ün 25 Kasım 1917 tarihli mektupta ise, birlik vurgusu yapıyor. Asırlarca olduğu gibi, bundan sonrada öz kardeş olan Türk ve Kürt halkı vatanını, namusunu koruyacaktır diyor. Atatürk ile Sadık Üstün arasındaki iletişim 5 yıl boyunca devam etmektedir. O savaş günlerinde Mustafa Kemal Atatürk, günlük tutuyordu. Kasım 2016 tarihinden Aralık ayına kadar bir buçuk ay boyunca tuttuğu 223 sayfalık günlükte cephede yaşananların dışında Silvan’da geçirdiği günleri ayrıntılarıyla anlattı. Cephede artan günlerini Silvan halkıyla geçiren Atatürk, kaldığı konağın sahibi üstün Bey’le yakın bir dostluk kurdu. Atatürk Şam görevi için Silvan’dan ayrılırken,  aileye önü formalı kılıç hediye etiği ifade ediliyor. Sadık Bey ile ilk andan itibaren iyi ilişkiler kuran Gazi, geçmişte birçok kez devlete bağlılığını gösteren Sadık Bey'in bölge halkına da sürekli yardımlar yaptığı biliniyordu. Sadık Bey, Kemal Paşa tarafından da sevilmişti. Günlerini cephe işleriyle geçiren Mustafa Kemal Paşa, günlüklerinde Sadık Bey'le ava gittiğinden ve tavla oynadığından da bahseder. KAN KARDEŞİ OLDULAR 1981 yılında 75 yaşında bulunan Silvanlı Fatma Nine’den derlenen bir hatıra: “Mustafa Kemal Paşa Silvan’a geldiği zaman ben 10-12 yaşlarında idim. Paşa’nın çadırı Sadık (Üstün) Bey’in konağının önünde idi. Paşa ile Sadık Bey kan kardeşi olmuşlardı. Birbirlerini çok sevdiklerinden Paşa, Sadık Bey’in oğlu Recep’in de kirvesi olmuştu. Biz çocuklar, her gün Paşa’nın çadırının önünde toplanır, kendisini görmek için saatlerce beklerdik. Paşa, çadırından çıktığında bizleri okşar, şeker verir, fakirlere elbise dağıtırdı. Bir gün, Hazro’lu Mehmet Bey, bizim eve geldi. Mustafa Kemal Paşa’nın bana gönderdiği elbiseyi ve yüzüğü verdikten sonra, büyük anneme: ‘Mustafa Kemal Paşa bu kızı evlâtlık almak istiyor’ deyince, büyük annem, hem sevindi hem üzüldü. Ağlayarak: ‘Bu kız, yedi şehidin hatırasıdır. Babam, amcalarım, dedem hep şehit oldular, bir bu kız kaldı, nasıl vereyim?’ cevabını verdi. Böylece bu büyük şansı yitirmiş oldum. Hâlâ o büyük insanın nurlu yüzü gözümün önünde durur. Evlâtlığı olmamanın ezikliği var içimde.”   Kulp’lu Hakkı Tel’in anlattıkları: “Babam Sabri, Mustafa Kemal Paşa’nın milis kuvvetlerinde binbaşı idi. Kulp’taki büyük evimizi hastahane için boşaltarak Paşa’nın emrine verdi. Paşa Şin yaylasında çadırını bir ceviz ağacının altına kurdurmuştu. Temmuz ayında Ruslar taarruza geçtiler; 8’inci Fırka çok zayiat verdi. Darakuluk’ta yapılan bu savaşta Alay Kumandanı Recai Bey şehit oldu. Mersinli Binbaşı Turgut Bey bacağından yaralandı. Hastahane olarak kullanılan evimize getirildi; tedavi sırasında o da öldü. 8’inci Fırka Kumandanı Rifat Bey’le Andok dağına çıkıldı. Rus taaruzunu durdurmak için tedbirler düşünüldü.” Kulp’lu Hacı Süleyman Uğur, şu tamamlayıcı bilgiyi veriyor: “Rusların ilerlemek istedikleri üç yol vardı: Bitlis yolu, Kulp yolu ve Çapakçur (Bingöl) yolu. Bunların en önemlisi Kulp yolu idi. Buradan geçerlerse Diyarbakır’a varırlardı. Kordik Rusların, Kozma dağı bizim kuvvetlerin elinde idi. Şin yaylasında Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları toplandılar. Rusları vadi içine çekmek için geri çekilmeyi plânladılar. Ruslar Pomak’a gelmeden ateş edilmemesine, böylece tamamen pusuya düşmelerinin sağlanmasına karar verdiler. Yedi aşiret Rus kuvvetlerine karşı cephe aldı. 14 yaşından yukarı herkes silâh altına alındı. Aşiretin, daha doğrusu milis kuvvetlerinin başında, Konuklu Şeyh Muhammed Emin bulunuyordu. 8’inci Fırka ile Kulplular ve milis kuvvetleri, Ruslara karşı kahramanca çarpıştılar ve Rusları yendiler.”   Mustafa Kemal Paşa Silvan’da bulunduğu sıralarda, 7 Kasım 1916’dan 24 Aralık 1916’ya kadar, bir buçuk aylık bir süreyi kapsayan günce tutmuştur. Atatürk’ün Hatıra Defteri adlı kitapta yayımlanan bu günceden (s. 65-92), Mustafa Kemal Atatürk’ün Silvan’da 16. Kolordu Komutanı iken en çok Sadık (Üstün) Bey, Ali Ağa (Azizoğlu), Hazrolu Mehmet (Budak) ve Hatip (Budak) Beylerle görüştüğü; kaymakamın Adil (Tigrel) olduğu; Cemil Çeto, Mutki aşireti reisi Hacı Musa ve kardeşi Nuh Beylerle bu süre içinde tanıştığı; boş zamanlarını bazen ava gitmek, çoğunlukla kitap okumak, arkadaşlarıyla bazı konuları tartışmakla değerlendirdikleri anlaşılıyor. Kaynaklar: Şevket Beysanoğlu, Cumhuriyetin 50. Yılında Diyarbakır, 1973 İl Yıllığı, Ankara 1973, s. 95-97; Aynı yazar, Atatürk ve Diyarbakır, 1981, s. 84-86. Ayşe Begül, Mustafa Kemal Paşa Silvan’da İken, Kara Âmid Dergisi, sayı: 15, s. 49-50. Ali Sarısu, Mustafa Kemal Paşa Kulp’ta, Kara Âmid Dergisi, sayı: 15, s. 52-53. Şükrü Tezer, Atatürk’ün Hatıra Defteri, .K. Yayını, Ankara 1972  
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2024 - Pazartesi
İhsan Yılmaz

Atatürk'ün Kürt kan kardeşi!

1916 yılında Mustafa Kemal Atatürk Silvan’da Birinci Dünya Savaşı sırasında, komutan olarak 6 ay kalıyor. O dönemde Silvan’da tanıdığı üstün ailesiyle tanışarak konaklarında misafir oluyor.

Türk Devrimi'nin eşsiz önderi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1. Dünya Savaşı sırasında doğu cephesinde Ruslarla savaştığı sırada tanıştığı Silvanlı Sadık Üstün Bey ile olan hikâyesini okuyunca gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Atatürk'ün kan kardeşi Sadık Bey ile hikâyesini gelin birlikte inceleyelim.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 16. Kolordu Komutanı iken Siirt'e gelir. Bölgeye geldikten bir süre sonra karargâhını Silvan'a taşıyan Gazi'nin ikamet ettiği ev Harzolu Mehmet Budak Bey'in idi. Karargâhını kurduğu yapı ise, Silvanlı Sadık (Üstün) Bey'in idi.

Atatürk evinde kaldığı Sadık Üstün’le telefon ve telgraf haberleşmeyi Milli Mücadele yıllarında da sürdürdü. Silvan’dan ayrıldıktan sonra yaklaşık 8 ay sonra 29 Temmuz 1917 tarihinde gönderdiği mektupla Silvan halkına teşekkür ediyor. Atatürk’ün 25 Kasım 1917 tarihli mektupta ise, birlik vurgusu yapıyor. Asırlarca olduğu gibi, bundan sonrada öz kardeş olan Türk ve Kürt halkı vatanını, namusunu koruyacaktır diyor. Atatürk ile Sadık Üstün arasındaki iletişim 5 yıl boyunca devam etmektedir.

O savaş günlerinde Mustafa Kemal Atatürk, günlük tutuyordu. Kasım 2016 tarihinden Aralık ayına kadar bir buçuk ay boyunca tuttuğu 223 sayfalık günlükte cephede yaşananların dışında Silvan’da geçirdiği günleri ayrıntılarıyla anlattı.

Cephede artan günlerini Silvan halkıyla geçiren Atatürk, kaldığı konağın sahibi üstün Bey’le yakın bir dostluk kurdu. Atatürk Şam görevi için Silvan’dan ayrılırken,  aileye önü formalı kılıç hediye etiği ifade ediliyor.

Sadık Bey ile ilk andan itibaren iyi ilişkiler kuran Gazi, geçmişte birçok kez devlete bağlılığını gösteren Sadık Bey'in bölge halkına da sürekli yardımlar yaptığı biliniyordu. Sadık Bey, Kemal Paşa tarafından da sevilmişti. Günlerini cephe işleriyle geçiren Mustafa Kemal Paşa, günlüklerinde Sadık Bey'le ava gittiğinden ve tavla oynadığından da bahseder.

KAN KARDEŞİ OLDULAR

1981 yılında 75 yaşında bulunan Silvanlı Fatma Nine’den derlenen bir hatıra: “Mustafa Kemal Paşa Silvan’a geldiği zaman ben 10-12 yaşlarında idim. Paşa’nın çadırı Sadık (Üstün) Bey’in konağının önünde idi. Paşa ile Sadık Bey kan kardeşi olmuşlardı. Birbirlerini çok sevdiklerinden Paşa, Sadık Bey’in oğlu Recep’in de kirvesi olmuştu. Biz çocuklar, her gün Paşa’nın çadırının önünde toplanır, kendisini görmek için saatlerce beklerdik. Paşa, çadırından çıktığında bizleri okşar, şeker verir, fakirlere elbise dağıtırdı. Bir gün, Hazro’lu Mehmet Bey, bizim eve geldi. Mustafa Kemal Paşa’nın bana gönderdiği elbiseyi ve yüzüğü verdikten sonra, büyük anneme: ‘Mustafa Kemal Paşa bu kızı evlâtlık almak istiyor’ deyince, büyük annem, hem sevindi hem üzüldü. Ağlayarak: ‘Bu kız, yedi şehidin hatırasıdır. Babam, amcalarım, dedem hep şehit oldular, bir bu kız kaldı, nasıl vereyim?’ cevabını verdi. Böylece bu büyük şansı yitirmiş oldum. Hâlâ o büyük insanın nurlu yüzü gözümün önünde durur. Evlâtlığı olmamanın ezikliği var içimde.”

 

Kulp’lu Hakkı Tel’in anlattıkları: “Babam Sabri, Mustafa Kemal Paşa’nın milis kuvvetlerinde binbaşı idi. Kulp’taki büyük evimizi hastahane için boşaltarak Paşa’nın emrine verdi. Paşa Şin yaylasında çadırını bir ceviz ağacının altına kurdurmuştu. Temmuz ayında Ruslar taarruza geçtiler; 8’inci Fırka çok zayiat verdi. Darakuluk’ta yapılan bu savaşta Alay Kumandanı Recai Bey şehit oldu. Mersinli Binbaşı Turgut Bey bacağından yaralandı. Hastahane olarak kullanılan evimize getirildi; tedavi sırasında o da öldü. 8’inci Fırka Kumandanı Rifat Bey’le Andok dağına çıkıldı. Rus taaruzunu durdurmak için tedbirler düşünüldü.”


Kulp’lu Hacı Süleyman Uğur, şu tamamlayıcı bilgiyi veriyor: “Rusların ilerlemek istedikleri üç yol vardı: Bitlis yolu, Kulp yolu ve Çapakçur (Bingöl) yolu. Bunların en önemlisi Kulp yolu idi. Buradan geçerlerse Diyarbakır’a varırlardı. Kordik Rusların, Kozma dağı bizim kuvvetlerin elinde idi. Şin yaylasında Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları toplandılar. Rusları vadi içine çekmek için geri çekilmeyi plânladılar. Ruslar Pomak’a gelmeden ateş edilmemesine, böylece tamamen pusuya düşmelerinin sağlanmasına karar verdiler. Yedi aşiret Rus kuvvetlerine karşı cephe aldı. 14 yaşından yukarı herkes silâh altına alındı. Aşiretin, daha doğrusu milis kuvvetlerinin başında, Konuklu Şeyh Muhammed Emin bulunuyordu. 8’inci Fırka ile Kulplular ve milis kuvvetleri, Ruslara karşı kahramanca çarpıştılar ve Rusları yendiler.”

 

Mustafa Kemal Paşa Silvan’da bulunduğu sıralarda, 7 Kasım 1916’dan 24 Aralık 1916’ya kadar, bir buçuk aylık bir süreyi kapsayan günce tutmuştur. Atatürk’ün Hatıra Defteri adlı kitapta yayımlanan bu günceden (s. 65-92), Mustafa Kemal Atatürk’ün Silvan’da 16. Kolordu Komutanı iken en çok Sadık (Üstün) Bey, Ali Ağa (Azizoğlu), Hazrolu Mehmet (Budak) ve Hatip (Budak) Beylerle görüştüğü; kaymakamın Adil (Tigrel) olduğu; Cemil Çeto, Mutki aşireti reisi Hacı Musa ve kardeşi Nuh Beylerle bu süre içinde tanıştığı; boş zamanlarını bazen ava gitmek, çoğunlukla kitap okumak, arkadaşlarıyla bazı konuları tartışmakla değerlendirdikleri anlaşılıyor.

Kaynaklar:

Şevket Beysanoğlu, Cumhuriyetin 50. Yılında Diyarbakır, 1973 İl Yıllığı, Ankara 1973, s. 95-97; Aynı yazar, Atatürk ve Diyarbakır, 1981, s. 84-86.
Ayşe Begül, Mustafa Kemal Paşa Silvan’da İken, Kara Âmid Dergisi, sayı: 15, s. 49-50.
Ali Sarısu, Mustafa Kemal Paşa Kulp’ta, Kara Âmid Dergisi, sayı: 15, s. 52-53.
Şükrü Tezer, Atatürk’ün Hatıra Defteri, .K. Yayını, Ankara 1972

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malabadigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.