Diyarbakır’da uyuşturucu kullanım yaşı 9’a düştü

Yeşil Yıldız Bağımlılıklarla Mücadele Derneği Başkanı Yahya Öger, Türkiye ve Diyarbakır’da gittikçe yükselen madde bağımlığının nedenlerini, buna karşı verilmesi gereken mücadele yöntemlerini gazetemiz Güneydoğu Ekspres aracılığıyla dile getirdi. “Özgürlüğün geleceğindir” diyen Öger, “Bağımlı olma özgür ol” çağrısı yaptı.

Güneydoğu Ekspres Gazetesinde Güneş Ocağa'nın geçtiği özel haberde, Dünya genelinde özellikle pandemi sonrası hem madde bağımlığında hem de tütün kullanım oranında ciddi bir yükseliş yaşandığına dikkat çeken Öger, “Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine baktığımız zaman neredeyse yüzde 70-80 bir artış söz konusu. Türkiye’de ise özellikle pandemi sonrası çok ciddi bir tütün kullanımı artışı gözlemlenmekte. Zaten ülkemizde tütün kullanım artışı her zaman söz konusuydu. Fakat pandemiden sonra bu tablo yükseldi. Resmi rakamlara göre, Türkiye’de tütün kullanımı yüzde 45 civarında. Fakat tahminimizce bu oran yüzde 55 civarında. Diyarbakır’da da tütün artışı her zaman söz konusu. Fakat bu oran özellikle de kadınlarda gittikçe daha bir artıyor. Erkeklerde zaten her zaman bir artış var, fakat burada dikkat çekilmesi gereken şey kadınlarda hızla bir artışın olması. Diyarbakır’da tütün kullanımı yüzde 55-60 civarında. Normalde bizlere tedavi için başvuranların oranı yüz kişi ise pandemi sonrası bir anda 500’e çıktı. Tütüne bağlı madde kullananların yüzde 20 civarında tedavi olmak için sağlık kuruluşlarına başvurusu var. Biz tabi tütün kullanımını diğer madde kullanımlarından ayrı tutuyoruz” dedi.

“Acil bir saha çalışması yapılmalı”

Türkiye’de son 15 yıldır madde kullanım oranının araştırılması için herhangi bir kapsamlı çalışmanın yapılmadığının altını çizen Öger, “Şuan elimizde net veriler yok. Çünkü bu anlamda saha çalışmaları yapılmıyor. TÜİK’in bir an önce detaylı bir araştırma yapması gerekiyor. TÜİK yaş ve cinsiyete göre alkol, tütün, madde, kullanım oranlarını veri halinde elde etmeli ve tedavi olmak isteyip ya da istememelerine ilişkin bilgi edinmeli. Madde bağımlılığıyla ilgili mücadele eden kurum, dernek, merkezler ve hastanelerin ellerinde madde kullanan kişilerin profillerine ilişkin bilgi olursa daha iyi bir çalışma yürütülür” dedi.

“Madde kullanım yaşı düştü”

Madde kullanım yaşının çok ciddi anlamda düştüğünü de belirten Öger, şöyle devam etti:

“Daha önce olgun ve ergenlerin maddeye ulaşma olasılığı fazlayken, şimdi çocuk yaştakilerin de rahat bir şekilde maddeye ulaşabilecekleri alanların olduğunu görebiliyoruz. Bizlere iyileşmek için başvuru yapan 15-16 yaşında olanlar var. Ve kendi hikayelerinde madde kullanmaya 4 yıl öncesi başladıklarını söylüyorlar. Maalesef ki madde kullanımı yaşının istisnada olsa 9-10’lara düştüğünü görebiliyoruz. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Çocuk Ergen Alkol Madde Tedavi Merkezi (ÇAMATEM) ile Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkez’leri  (AMATEM) var. ÇAMATEM’de 18 yaş altı madde kullanan çocuklar tedavi ediliyor. Diyarbakır’daki ÇAMATEM’de ciddi anlamda hasta müracaatı var. Madde kullanımı kontrolden çıkıyor. Acil önlem alınsın!”

“60 yaşında tedavi için başvuruda bulunanlar var”

Pandemi sonrası çok dikkat çekici verilere de ulaştıklarını söyleyen Öger, “Pandemi döneminde 35 yaş üstü olan vatandaşlarımızda madde kullanımı arttı. Kimisi iş yerlerinin kapanması, kimisi ticarette battığı için, kimisi müşteri kaybı yaşadığı için, kimisi ekonomik sıkıntılardan dolayı geçinememekten, kimisi ailevi problemlerden dolayı madde kullanmaya başlamış. Hatta bizlere tedavi olmak için başvuruda bulunan 60-70 yaşında olanlar da var. Yani bazen sebeplerden dolayı yaş ortalamalarında oran değişiklikleri oluyor” bilgisini paylaştı.

“Diyarbakır’a olan göç madde kullanımını artırdı”

Diyarbakır’da madde kullanım hikayesinin uzun bir hikaye olduğuna değinen Öger, “Diyarbakır’da madde kullanımı özellikle de esrarla başlandı. Daha sonra 1990 ve 2000’li yıllarda kent göç aldıkça madde kullanım oranı da yükseldi. Gelen göçle birlikte madde kullanım oranı da bayağı yükseldi” diye konuştu. Öger, madde kullanım nedenlerini de şöyle sıraladı:

“Madde kullanımını sadece bir nedenle ele alamayız. Herkesin bir hikayesi var. Sadece yoksul kesim değil ekonomi durumu iyi olan yerlerde de madde bağımlılığı artıyor. Arkadaş çevresi, mekan-il değişimi, aile ile olan iletişim kopukluğu, duygusal boşluk, hayır diyememe, inançsal boşluk, kendi kültür ve geleneğinden uzaklaşma, özünden kopma. Ayrıca özenti durumu da var. Sevdikleri sanatçı, futbolcu ve rol model olarak kabul ettiği birileri kullanıyorsa onları örnek alma da var. Sebep ne olursa olsun hiç kimse madde kullanmaya başvurmamalı. Örneğin eğer ekonomik sorunlarınız varsa madde kullandığınızda çözüm sağlamış olmuyorsunuz. Aile ile iletişim kopukluğu varsa bu defa da şiddete yöneliyorsunuz. Madde kullanmakla problemlerinizi çözemezsiniz. Kendinizi ölüme sürüklersiniz.”

Bağımlılıklarla Mücadele Koordinasyonları

Öger, şöyle devam etti:

“Diyarbakır Valiliği bünyesinde Bağımlılıklarla Mücadele İl-İlçe Koordinasyonları var. Bizler de bu koordinasyonlarda yer alıyoruz. 3 ayda bir toplantılar yapıyoruz. Bağımlılıkla mücadeleyi sürdürüyoruz. 2022 yılında derneğimize tedavi olmak için 200’e yakın bağımlı arkadaşlarımız ve aileleri başvuruda bulundu. Diyarbakır totalinde bin 600, 2 bin civarında madde kullanan vatandaşlarımız tedavi olmak için hastanelere ve kurumlara başvuruda bulundular. Bunlardan 350 tanesi kadın. Kadınlarda maalesef ki madde kullanımı artıyor. Ayrıca 2022 yılında hastaneye başvuranların sayısı bir önceki yıla göre kat be kat arttı.”

“Hedefte çocuklar var”

Madde satıcılarının hedefinde özellikle de çocukların olduğuna dikkat çeken Öger, “Çocuk demek onun uzun süreli müşteri potansiyeli demek. Aynı zamanda satıcı için bir torbacı, bir ağ içinde olması demek. Çocuk demek değişik olaylarda kullanılacak eleman demektir. Maddeyle uyuşturulan çocukların suça bulaşma olasılığı zaten çok çok yüksek. Çocuklar kullanılıyor. Bütün dünyada olduğu gibi Diyarbakır’da da madde satıcılarının hedefinde çocuklar var” dedi.

“Tedavi süreçleri imkansız değil”

Tedavi süreçleri ile ilgili bilgiler ver Öger, şöyle devam etti:

“Maddeden kurtulmak için tedavi süreçleri imkansız değil ama çok da kolay değil. Özellikle de sentetik dediğimiz maddelerden tamamen iyileşmek çok zor bir süreç kullanıcıyı ve aileyi bekliyor olabiliyor.  Araştırmalarda da yüz kişiden 5’i tamamen  iyileşebiliyor. Kullanıcı kullanmaya devam ederse ömürleri de 3-4 yıl arası olabiliyor. Maddeye ulaşmak dünyanın her yerinde kolay. Hatta bir çalıştayda bir hocamız, madde kullanan bir genci Türkiye’nin herhangi bir yerine bırakın yarım saat içerisinde maddeye kolaylıkla ulaşabilir dedi. Özellikle de denetimsiz teknoloji maddeye ulaşımı daha çok kolaylaştırdı.”

Maddenin kullanıldığı alanlar

 

Maddenin en çok kullanıldığı alanlara da değinen Öger, şunları söyledi:

“Eskiden insanlar madde kullandığında karanlık çökmesini beklerdi, şehirden uzak mahalle ve gözden ırak yerleri seçerlerdi. Şimdi ise metruk binalar ya da kameralarla denetlenmeyen yerler, insan sirkülasyonunun az olduğu riskli alanlarda kullanıyorlar. Son zamanlarda ise denetlenmeyen günlük kiralık evlerde çok daha fazla kullanılıyor. Diyarbakır’da belediyeler şuan metruk yapıları yıkıyor. Koşuyolu Parkı gibi etrafı beton duvarlarla örülü olan parkların duvarlar yıkıldı. O duvarların yıkılması çok iyi oldu. Çocuklar o duvarların dibinde madde kullanıyordu.”

“Toplum mutlaka bilinçlendirilmeli”

Madde kullanımına karşı bilinçlendirme olması gerektiğini de söyleyen Öger, son olarak şunları söyledi:

“Kişilere madde kullanmadan bilinçlendirme eğitimleri verilmeli. Türkiye bilinçlendirme eğitimleriyle ilgili güdük kalıyor. Sadece kağıt üzeri bir eğitimin verilmesi yetersiz. Sahaya toplumun içine inmek lazım. Ve bu çalışmalar devamlı olmalı. Daha önce bakanlıklar nezdinde bir takım önerilerde bulunduk. Aile hekimleri bünyesinde bağımlılıkla mücadele merkezleri oluşturulmalı. Mahallelerde, sokaklarda daha doğrusu sahada mobilize ekipler olmalı. Her mahallede bağımlılıkla mücadele birimi olmalı. Bu ekipler ve merkezlerin içinde, kolluk kuvvetleri, zabıta, mahalle muhtarları, memurlar ve gönüllüler olmalı. Bölgemizde aile yapıları geniş. Çocuk sayısı fazla, dolayısıyla anne ve babalar çocuk sayısının fazla olmasından kaynaklı yeterli bir ilgi göstermiyor. Ayrıca madde bağımlısına değil, ailesine de destek verilmeli. Zaten şuan sadece medikal yani tıbbı bir tedavi yöntemi var. Yalnızca tıbbi tedavide istenilen başarıyı da maalesef sağlanmadığı biliniyor. Sadece iğne ve deri altında kullanılan çip yeterli değil. Madde kullananların neden kullandığına dair sebeplerine inmek lazım. Çünkü her madde kullananın bir kullanma hikayesi vardır. Ve o noktadan destek verilmeli.”

Öger, tütünden kaynaklı dünyada her yıl 7 milyon, Türkiye’de ise 100 bine yakın insanın hayatını kaybettiği bilgisini de verdi.