Aşk destanının tanığı: Zembilfroş Burcu
Zembilfroş Efsanesi, en az Yusuf ile Züleyha, Mem u Zin ve Siyabend u Xece kadar bölgede bilinen ve halk şarkılarına konu olan bir redd-i aşk hikayesi.
Haber: İhsan YILMAZ
Efsaneye göre Zembilfroş çok zengin bir beyin oğluymuş. Günün birinde mezarlıktan geçerken insan kafatası ve kemikler görür ve etkilenir.
Yaşamı ve ölümü düşünür, kıyaslar ve ideallerinin peşinden gitmeyi tercih eder. Eşi ve çocuklarını alarak uzaklaşır saltanatın nimetlerinden. Köy-köy, şehir-şehir dolaşarak zembil (sepet) satarak geçinir. Zembil sattığı için de ismi 'Zembilfroş' olarak kalıyor.
Bir gün şehirde zembil satarken Silvan Beyi’nin hanımı Hatun onu görür ve ona aşık olur. Zembil alma bahanesiyle saraya davet eder ve dizelere dökerek ona aşkını açıklar.
Hatun, sevgisine karşılık bulamayınca, Zembilfroş’un Hanımı ile görüşmeye karar verir. Yokluk içinde yaşayan eşe tüm değerli takılara karşılık, bir gece Zembilfroş’un yatağına girme karşılığında anlaşırlar.
Bir gece geç saatlerde eve dönen Zembilfroş yatağına girerken yatağında bulunan kişinin ayak bileklerinde ‘halhal’ olduğunu his eder, bu takıyı takanlar ise genelde sultan hanımları ve kızlarının taktığını bildiğinden hemen yataktan çıkar ve uzaklaşır, bir daha da kimse görmez.
Kimilerine göre Zembilfiroş, Hatun'dan kurtulamayacağını anlar ve gidip sarayın burçlarından kendini aşağı atar.
Efsanenin başka bir anlatımına göre ise, Zembilfroş bu noktadan sonra çaresiz kalır ve canını alması için tanrıya yalvarır. Zembilfroş ölünce, peşinde koşan Hatun da aynı dilekte bulunur ve ikisi de ölür.